Sürgün Ruhlar

ruhsuz bir geceye uyandığım kendimedir kendimedir susamışlığım ebedi bir yazgıyı taşıyorum alnımda sürgünüm, bahtsızım, tükenmişim… ölü bir yalnızlıktı taşıdığım kamburlaşmış anılar ağırlığınca gözyaşlarımın yolları nasırlı kurumuş pınarları… siyahın içinde gri gizliymiş derler beyazı saklarmış griler kül rengiymiş bütün anılar tüm…

Mayıs

Yaza geçmeden hemen önceydi Yazıya geçmeye beş vardı. “Maia”ydı adı. Maia, yedi kardeşin en büyüğü, yerin yüzü, yağmur perisi.. Zeus mu sakladı seni? Sen mi kendine saklandın? Zamanın birinde, hırsız karganın gagasıyla taşındı göğe. Zamanın ilinde konacak bir yeri yoktu…

Tomris Büyüdü

Gün kızıla dönerek bir nevi muradına ermekteydi, Gün dinlenecekti Ben de bazen dinlenmeyi isterdim bir kızıl tenhada Bazen isterdim sessizce çekilebilmeyi ana yurduma Sahi neresiydi yurdum benim? Bir ip ucunda yürür gibi bağlı olduğun yer midir yurt Yoksa çıplak ayaklarınla…

Üsküdar’da İken

Önümde yükselen devasa bir yapı, Kubbesine konmuş garip bir taş, kameraya yuva olmuş. Anlam veremediğim bir demir monte edilmiş oraya, İnsanlar akıp geçiyor, kuşlar süzülüyor minarelerin üzerinden. En çok kuşları seviyorum ben, Bir kanadı Mihrimah Sultan’a, diğer kanadı Boğaz’a çırpan.…

Uzak

Suyun kirli paspasına basarak vardık eşiğe Şimdi çoğumuz üstündeki gömleği çıkarabilir Ormanlarınızda kanat çırpan kelebek Kafesteki büyük kasırgaya sebep. Ben, dargın bir nefisle ölüme bakıyorum Elimden kayıyor uzak. Kayarken ellerimden uzak Duydum, çok duydum Durdum, yalnızca durdum. Dar bir merdivenden…

Saklı Umut

düşme öfkene yenik bak, alıcı kuşlar bile sabırla bekliyor gece sabahını güneş ayını bekliyor düşerken takvim yaprakları zaman süzülüyor boşlukta ve sadece düşlerimizde duruyor doludizgin atlar şenlendiriyor yemyeşil vadileri gümüş bir ırmak akıyor ay ışığı gecelere şiirlerden akıyor hüzünlerin sonunda…

Rüyanın Ötesinde

Gece yarısı uykuda, bir rüya gördüm ben, Bir yolculuk başlamış, bilinmez diyarlara, Gökkuşağının altında, bulutların ötesinde, Rüya dedim, nereye götürür beni bu düşler? Bir orman vardı karşımda, yaprakları altın sarısı, Kuşlar şarkı söylerdi, melodisi huzur dolu, Adımlarım sessizdi, ayaklarımda bir…

Yangın Tüpü

ne bir söz ne anlam ne söylerim yalan dolan aklım başımda değil aklım avare aklım adeta ayaklı bir kitabe her zaman değil tam şu an iki çeşmedir her susan bu yalnızlık gürültülü sanki günü geçmiş yangın tüpü yollarda düğün terörü…

Zamanın Başka Bir Dilimi

Zaman düşüveriyor dudaklarımdan Bir bütün hâlinde düşüveriyor zaman Sıvı ya da katı mı bilinmez Tane tane ama bir bütün. İki parmağımın arasında tutuyorum Mikro ölçekli sıkıştırılmış zamanı İçi hava dolu, bastırılmış zamanı Sığdırıyorum herkesi ve her şeyi Tüm yaşanmışlıkları, duyguları…

Belkiler, Ben, Kendim

bir su kenarına oturduk nihayet ben ve kendim ben yorgunum kendim benden de çok hayır dedim, nasıl benden çok olabiliyorsun sen ben değil misin zannettiğin gibi değil dedi bana gözlerimin kuyusuna baktı, baktı öyle bir daldı ki bir daha hiç…

BİR KÜÇÜK NOT

İletişim: info@rihtimdergi.com

YAZI GÖNDER

Geçici bir süreliğine ekibimiz dışından gelen yazılar değerlendirmeye alınmayacaktır.

Detaylı bilgi için tıklayınız.