Çağrı Öztürk
13 Articles0 Comments

1991 yılında İstanbul'da doğdu. Anadolu Üniversitesi, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesinden mezun oldu. Şiirler, öyküler, senaryolar yazdı. Şiirleri Kafa, Ot, Yol, Rıhtım, Neyzen, Paragraf, İlkyaz gibi çeşitli edebiyat dergilerinde yayımlandı. Şiirlerini "Huzur Yalnızlıkta" adlı kitabında topladı. Öztürk'ün, "Sesi Lacivert Geliyordu" adlı kitaplaştırılmış bir de tiyatro oyunu vardır.

Kendini Özlemek

gün gelir insan kendisini de özlermiş yaş almak demir atmakmış güvenli limanlara salmakmış serini kendi köpeğine hoşt der gibi susturmakmış kalbindeki sesleri yaş almak bir oyunu anlamak son hakkın kalmış gibi davranmakmış gün gelir insan kendisini de özlermiş koşan yorulan,…

Kalem Kıpırtısı

kalem kıpırdamıyorsa anlıyorum kılı kıpırdamamış kimsenin ne biri birini sevmiş delice ne biri birine sövmüş dahice kalem kıpırdamıyor, anlıyorum kılı kıpırdamamış kimsenin bir sokak yaz diyorum hiç değilse at kendini o sokağa fesleğenlerden bahset satır aralarında hafif bir rüzgar olsun…

Bilakis

bir fırtınadan farksızdı ayrılığımız başımı eğdim bir süre geçmesini bekledim ama sen ah sen bu gayri ihtiyarı tutumu kendine has zannetmiş ve pek sevinmişsin hiç kimse vazgeçilmez değil hâlâ öğrenmemişsin yalan yanlış atıp tutma ardımdan her şeye rağmen saygı göster…

Mermi Islıkları

iki karanlık sokaktır gözleri hangisine dalsam bir tetik çekilir mermi ıslıklarıdır kulağımda sesi çekirdekleri kalpte yer edinir o ki saçlarıyla azgın denizleri o ki kokusuyla tesirli içkileri o ki kavgası küfrü kıyametiyle mumla aratır, aramam diyeni Sayı: 59

Bir Çuval İncir

Çok uzun zaman oldu; ama artık başarmıştım: onu unutmuştum. Kalbimin kapısını penceresini yeniden aralamış, tozunu almış, kirini pasını atmış ve iyice havalandırmıştım. Kötü düşünceleri, kötü tecrübeleri, hayal kırıklıklarını eskimiş birer eşya gibi kapının önüne koymuş, kalbimin her bir yerini yepyeni…

Ayrılık

kaçırma gözlerini, gözlerime bak ayrılık da ölüm gibi, kaçınılmaz sakat bir at düşün, ağır aksak acısına son ver, bu ayıplanmaz ger ecel okunu, bırak gelsin senden gelene kıl kıpırdatılmaz hiç tereddütsüz muzaffersin kalbim hedef olur, milim şaşmaz

Bitti

söz bitti artık kâr etmez ne bir tembih ne de teselli o her şeyi hafife alma huyun alaycı ve de meydan okuyan tavrın seni kurtarmaz kendi gerçeğinden ses bitti tuzlu kahveyi içene bir hâl oldu evlilik aşkı bitirir mi bilinmez…

Güreş

telefonum titriyor nicedir çalmaz tir tir titrer bilmem ne bankasından yorulmuş kibarlığıyla bir kadın adımı telaffuz ediyor belli ki durumlar lacivert önce bir peşrev doğum tarihi: gün, ay, yıl ardından bir el ense baba adı? kısa bir düşünce anı uzun…

Ayrılık Sonrası

şimdi sen içkinin su gibi aktığı gecelerde parlak ışıklar altında dans ediyorsun şimdi sen yapay cennetleri andıran şehirlerde sefanı sürüyor, gününü gün ediyorsun çünkü sana dayatılan bu çünkü doğrusu bu sanıyorsun oysa kapalı kapılar ardında fısır fısır konuşuluyorsun oysa kapalı…

Kendimi Yanına Bir Atsam

sır değil, saklamadım kendimi hiç aklamadım sana karşı başım eğik gel dedin, varamadım ah! ah! ah! kendimi yanına bir atsam bir atsam, bir atsam… kıvrılsam, sokulsam dizlerine yatsam özledim kokunu, duysam, solusam bir oh desem, bir oh desem

BİR KÜÇÜK NOT

İletişim: info@rihtimdergi.com

YAZI GÖNDER

Geçici bir süreliğine ekibimiz dışından gelen yazılar değerlendirmeye alınmayacaktır.

Detaylı bilgi için tıklayınız.