İnsanların hayatlarındaki zorlukların hepsinin aynı düzeyde olmadığını biliyorum ve keza herkesin kendi derdinin kendisine zor geldiğini. Ancak peki mücadele? İşte tam da bu noktada bir şeyler değişiyor ve yerini kişilerin mücadele etme isteği devreye giriyor. Mücadele dediğimiz şey bir insanın…
Vergilendirilmiş İnekler
Veri analizi yapanların çoğu, yapılanların veri olduğu konusunda hemfikirdir. Yumurta tavuktan çıkar ve tavuk da yumurtadan çıkmaktadır… Peki, düzen belliyken neden ona türlü anlamlar yükleyip daha da karmaşık hâle getirmeye çalışıyoruz ki? Hangi canlı formu olursa olsun, belli başlı reaksiyonları…
Themis’in Heykeltıraşı
Serbest piyasada adalet sağlama girişimleri, bizleri gülümseten ve hatta; yeri gelince de kahkahalar attıran nezih bir mizah ürünüdür. “Herkese hak ettiğini vermek…” derken? Kâr ve zararın olduğu bir ortamda, neyin hakkını ya da hukukunu savunacakmışız? Soyut değerleri savunma yeteneklerimizin ziyadesiyle…
Yok’tan Var’a, Var’dan Yok’a
Tüm dünya genelinde bulunan ve nadiren insanların başvurduğu fenomenlerden birisine “iletişim” diyebiliriz. Aslında; her şeyin başı olarak kabul edilmesi gereken bu olgudan neden uzaklaşmaya çalıştığımızı da anlamak mümkün değil… Her şeyin başı olma durumu da şuradan geliyor; bir şey vardır…
Yaşama Provaları
Hayatın ilk yıllarında beynimizin dış ortamı, olguları, eylemleri ya da uyaran her neyse onu kaydetme eğilimi oldukça zayıftır. “Yavrum, şuraya tatile gitmiştik ya hani, sen o zamanlar bir yaşındaydın, hatırladın mı?” sorusunun cevabını “Hayır.” olarak beklememizin sebebi de budur. Yaşama…
Batı’da ve Türkiye’de Eleştiri ve Öz Eleştiri Kültürü
Eleştiri ve öz eleştiri kültürünü öncelikle spor üzerinden kısmi olarak incelemeye çalışmak istiyorum. Geçtiğimiz günlerde Yunanistan basketbol kulüplerinden birinin başkanının yaptığı açıklamayı okudum. Takımı kazanmıştı ama hiç memnun değildi. Hakemin yardımıyla kazandık, böyle kazanacaksak vah hâlimize diyordu. Bizdeki başkanlarla kıyas…
Uyuyor muyuz Böyle?
“Uyumak” kelimesinin anlamlarını değiştirip durmuş gibi düşünürüz, sanki eski zamanlardaki kullanım şeklini biliyormuş gibi… Hem bilsek ne olacak ki? Milattan 1300 yıldan da önce (Mukaddimetü’l-Edeb) kayıtlarında ilk kez yazılı olarak geçen bu kavramın kullanım amacının “dikte etme, yazı yazdırma” gibi…
90’ların Çocuklarıydık, Mutluyduk
Ah o en güzel yıllar, en güzel zamanlar ve içinde akan çocukluğum… Melodisi kulaklarımda hâlâ o tatil sabahlarının. Kavurucu sıcaklar henüz kendini göstermemiş, yaz ha geldi ha geliyor diye heyecanla beklerken… Saçım başım dağılmış, kan ter içinde çıktım bir sabah…
Yastık Araları
Zaman yokmuş gibi düşünmek için. Her şey birbirini takip ediyor günler gibi, gözlerin takip ediyor gözlerimi; evimiz gökyüzü. Saat geç oluyor gitmen gerek, saat hiç geçiyor kalman demek. Yastık aralarında sözlerim uyuyor, bildiğin kadar derin. Bir sana uyuyor yazdıklarım,…
Devam Ediyor
Kurbağaların suyu kaynarken bazıları dışarı atlamaya çalışıyor, bazıları başarmış, bazıları ise atlamayı başarmışları kötülüyor ve atlamayı deneyenleri engellemeye çalışıyor. Büyük bir çoğunluk suyun kaynadığının farkında ancak “Bugüne kadar bir şey olmadıysa yarın neden olsun ki?” sorusuyla yaşamaya devam ediyor. Sonra…