bu gece yıldızlar da kırmızı, gözyaşımız gibi soğuk o kadar ince, kesiyor içimizde her ne varsa sesler duyuluyor derinlerden acılar içinde haykırıyorum ben de duyulmuyor sesim nefes almıyor gibiyim burası benim sokağım değil tanıdık yüzler geçiyor, telaşlı bedenlerin üzerinde tanımadığım…
Kendinle Savaş, Kendinle Barış
İnsanların hayatlarındaki zorlukların hepsinin aynı düzeyde olmadığını biliyorum ve keza herkesin kendi derdinin kendisine zor geldiğini. Ancak peki mücadele? İşte tam da bu noktada bir şeyler değişiyor ve yerini kişilerin mücadele etme isteği devreye giriyor. Mücadele dediğimiz şey bir insanın…
Boşlukta Süzülüyorum
Bir boşlukta süzülüyorum Bulutlara çarpa çarpa göğü deliyorum Süzülmek deyince düşmek mi gelir akla Evrene mi düşmek bu beni atmosferden atan Yoksa gözlerine çekilen bir kalem miyim neyim Sen misin benim evrenim Karanlığım ve güneşim Yıldızım toz bulutum Sen…
Renkli Gülücük
Gökyüzü en tatlı maviliği ile gülümsüyordu insanlara. Fakat kimse başını kaldırıp bu güzelliğe bakmıyordu. Kendi işlerine o kadar dalmışlardı ki ne ışıldayan güneş ne de pamuk pamuk bulutlar umurlarındaydı insanların. Üzülmüştü gökyüzü. Ay’ı ve yıldızları ile de dikkatini çekemeyince sinirlenip…
Hoşça Kalanlara
Benim bildiğim Eylül, ağacın yaprağını dökerdi Çiçekler giderdi dalından, yeniden doğmak için Kuşlar göçerdi yurdundan geri gelmek için. Sonra büyüdük. Ve ben bildiğim Eylül’ü tanıyamaz oldum Çünkü artık Eylül gelirdi, Birini alırdı Ve giderdi.
Vergilendirilmiş İnekler
Veri analizi yapanların çoğu, yapılanların veri olduğu konusunda hemfikirdir. Yumurta tavuktan çıkar ve tavuk da yumurtadan çıkmaktadır… Peki, düzen belliyken neden ona türlü anlamlar yükleyip daha da karmaşık hâle getirmeye çalışıyoruz ki? Hangi canlı formu olursa olsun, belli başlı reaksiyonları…
Sandalye Anıtı
Canıydı Saim, Semra’nın bir zamanlar, kanıydı. Allah’tan başka kimse ayıramazdı onları. Öyle demişti Semra. “Ölürüm başkasıyla evlenmem!” Denedi de ölmeyi, beceremedi. Hastaneden eve döndüklerinde baktılar olmuyor bu böyle, yıldırım nikâhına kadar gece gündüz başında nöbet tuttu ağabeyleri. İşin ucunda para…
Eski Bir Şehir
nereye gitsem peşimde bu kent ah şu gördüğüm her yeri şehrime benzetmelerim bak “şehrim” diyorum, nasıl da benim oluvermiş böyle apansız belki de usul usul sevmişim, alışkanlığım olmuş taşı, toprağı, kalabalıkları ve havası, suyu, yalnızlıkları… dilim susuvermiş, ruhum konuşkan; durup…