Gün kızıla dönerek bir nevi muradına ermekteydi,
Gün dinlenecekti
Ben de bazen dinlenmeyi isterdim bir kızıl tenhada
Bazen isterdim sessizce çekilebilmeyi ana yurduma
Sahi neresiydi yurdum benim?
Bir ip ucunda yürür gibi bağlı olduğun yer midir yurt
Yoksa çıplak ayaklarınla yürüdüğün bir kır bahçesi midir?
Gün, doğduğunda mı döner yurduna mesela
Yoksa doğum bir ayrılık mıdır ona?
Dün sabah bir yıldız görmüştüm gökte
Ama yıldızlar gündüz gözüyle görülmez demişlerdi
Küçükken, bulutlarda evler olduğunu düşünürdüm
Hatta,
Allah, ellerini yıkadığında yağmur yağardı
Allah, ışıkları açtığında şimşek çakardı
Bunları kimse dememişti,
Küçüktüm ve kendim hayal etmiştim.
Hayatlar sıralı şekilde geçerdi bizim evin penceresi önünden
Ve ben, her hayata bir hikâye yüklerdim.
Hikâyeler sarardı uykumda beni
Seslerle yaşar, onlarla nefes alırdım.
Hep daha çok hikâyem olsun, anlatayım isterdim.
Gün doğumlarında yıldız olmayacağını öğrettiler
Gün daima kızıl batardı (ben batar demem gider derim genelde)
Güneş olmadığında yıldızlar çıkardı (güneş de yıldızdı bunu demediler)
Bir sabah yine dünkü gibi yıldız gördüğümde inanmamışlardı
Çocuklara inanılmaz tüm toplumlarda
Ama ben görmüştüm.
Şimdi akşamdı, güneş gitmişti.
Bir yerde oturup bunları anlatmam gerekti.
Bir çocuk pateni ile annesine tutunarak kayarken
Bu, birilerinin de gün dinlenirken yorulması demekti.
Sayı: 64