Hayatın ilk yıllarında beynimizin dış ortamı, olguları, eylemleri ya da uyaran her neyse onu kaydetme eğilimi oldukça zayıftır. “Yavrum, şuraya tatile gitmiştik ya hani, sen o zamanlar bir yaşındaydın, hatırladın mı?” sorusunun cevabını “Hayır.” olarak beklememizin sebebi de budur. Yaşama provaları gerçekleştirirken edindiğimiz kabiliyetler, hatırlatıcı referans noktalarını önemsemez. Ancak; bir yaşında tatile giden bir bebek, deneyimlediği bir olayın karşılığında refleks geliştirmemiş de diyemeyiz. Tatilde gürültülü bir ortamda rahatsız olduğunu varsayarsak, artık gürültülü ortamları itici bulan bir birey elde etmiş olabiliriz… Ya da o gürültü ile birlikte eğlenceli bir deneyim ettiyse, gürültülü ortamların ayrı bir cazibesi olabilir bu kişi için.
Yaşama provaları, her an bizimle birlikte ilerleyen deneyimlerdir. Öyle ki, belirli bir rutine sıkışıp kalan zihinlerimiz bu provaları kendiliğinden oluşturma eğilimi de gösterebilir.
Uzun zamandır mutlu olamıyor musunuz, PAT, mutlu bir anı belirir zihninizde belirir, o anıyı hatırlatan şey beyin midir?
Artık insanlara sinirlenemiyor musunuz, PAT, normalde hiç umursamadığınız bir şeyi yapan birine büyük bir öfke uyanışı geliyor, geliyor da nereden geliyor?
En son ne zaman çaresiz hissetmiştiniz, PAT, iki günde çözümlenebilecek bir iş size imkânsız görünüyor, iyi de o esnada çözümü neden hatırlamıyorsunuz?
PAT, KÜT, devam ediyor yaşama provaları… Hayata ne kadar dahil olmaya çalışırsanız, ne kadar problem çözerseniz, beklemediğiniz anda gelen duygudurum değişimlerinden o kadar uzaklaşıyorsunuz… Bunun tersi de mevcut… Sosyalleşmenin gereksizliğini anlayıp insanlardan uzaklaşmaya başlayınca da başlıyor belirsiz zamanlarda belirsiz hissiyatlara kapılmalar…
Ve her zaman duygudurum değişimleri gündüz düşleri, akla gelen ilginç senaryolar ya da eskiden yaşanmış anılarla da olmuyor. Yorgunluk geliyor, gözler kapanıyor ve ne zaman kendinize geldiğinizi hatırlamasanız bile, PAT, yepyeni bir evrende açıyorsunuz gözlerinizi…
Rüyalar, yaşama provaları için eşsiz fırsatlar olarak diziliyor gecelerinize. Uyandıktan birkaç saniye sonra rüyanızı hatırladığınızı dile getirebiliyorken, yavaşça ve belki de aniden silinip gidiyor görüntüler, konuşmalar, eylemler… Bir yaşındaki bir çocuğun tatilde yaşadığı şeyleri hatırlamasını beklemek gibi oluyor rüyalardaki olayları hatırlamak… Sadece çok etkilendiğiniz olaylar aklınızda kalıyor, gerisi silik ama ders alınmış, işlem tamamlanmış, yaşama provası size bir deneyim daha katmış…
Yükseklerden aşağı hızla düşerken bir tekme savurarak uyandınız mı hiç?
Daha önce hiç gitmediğiniz bir yer size durduk yere tanıdık geldi mi?
“Deja-vu!” dediğiniz bir anı rüyanızda görmüş olabileceğinizi düşündünüz mü hiç?
Eski bir anınızın rüya mı yoksa gerçek mi olduğundan şüphe ettiniz mi?
Dediğim gibi, yaşama provalarımız sunulan verinin saklanması amacını taşımaz, bunun yanı sıra; olayın mantığını kavratma eğilimindedir. Korku hissetmemizin sonucunda tedbir gelmelidir, eğlendiğimiz bir eylemin ise başarıya yönlendirmesini bekleriz (Dans ederken eğlenebilen birinin toplum tarafından kabul görme başarısı vardır. Şayet; dans ederken acı çekiyorsa henüz toplumla barışamamış olabilir.), mutluluk genellikle fayda elde etme ile ilişkilendirilebilir… Daha birçok his, birçok ders var!
Derslerin çokluğunu betimlerken sıkılıp bunalmak, vazgeçip isteksizliğe bürünmek ya da gözümüzde büyütüp “Hayat olmasa da yaşanır.” mottosuna sığınmak gibi hatalara da düşmemeliyiz. Hayat sıradan olabilir. Yeni fikirler belirmiyor, anılar canlanmıyor ya da genel anlamıyla, yaşama provaları sizi bulmuyor olabilir. Böylesi durumlarda ise, başkalarının yaşama provalarına ortak olmamız gerekir. 8 milyar insanın yaşadığı bu gezegende (1800’lü yıllarda 1 milyardan bahsedilirken 200 yıl sonrasında 8 milyara çıkan bu sayı da bezdirmesin sizi.), yaşama provalarını paylaşan milyonlarca kişi var. Edebiyat, müzik, oyun, folklör, spor, tiyatro, sinema… Binlerce yaşama provası var. Kendi içlerinde kendi rüyalarını taşıyorlar.
Durumun özetindeyse, kimin olursa olsun, yaşama provasının anlatımı önemini yitirecek fakat ondan çıkarılan ders kazanım olarak kalacak. Beyninizin biriktireceği şeyler, deneyimler olacak; anılar değil. Umarım bu köşe de unutulur ve fakat; değinmek istediği konu, ister istemez vakitlerde akıllarda belirir…