İstanbul’da Bir Yaz Akşamı

Kalem kalemlikte, satırlar mısralara gebe İki ince çizgi alnım üstünde Ve yorgun ama huzur esir içimde… Sıcak yaz gecesi, ince bir esinti getir albatros kanadın üzerinde Denize dair, boğazından kucakla, serinlet tane tane… Ne güzeldir semaya nispet süzülmek özgürce Oysa…

Çocuk, Güneş ve Uçak

Ellerini siper edip bakışlarına,Uzaklara daldı çocuk.Bir ses vardı bu sabah,Bulutların dinlendiği maviliklerde. Az sonra gürültücü bir şeyler geçecekti gözlerinden.Kuşlara benzeyen ya da benzemeyen bir şeyler.O kadar hızlı geçeceklerdi kiRenklerini bile tam göremeyecekti gürültülerinden.Sonra bir daha, sonra bir daha… Güneş, Gizlendiği…

Fedai

gözlerini düşünecektim gözaltındakileri düşünürken buldum kendimi hürriyet kavgası, hür niyet bırakmadı, bitti aşkı, aşkımızın önüne geçti olsun, varsın biz zayi olalım zayiatsız muzaffer olunmaz buna kani olalım seni hep sevdim, seni hep seveceğim ve şu iki dizeyi dilden düşürmeyeceğim: ben…

Topuk Sızısı

Yüzüm erken uyumaya dönük Bedenim yatakla bütün olma isteğinde Adımımı attım topuğum sızladı O nasıl sızlamak ola ki kemiğime girdiler de iliklerim gitti, Kemiklerime girdiler de iliğime verdiler burnumdaki acıyı. Her boş yatak sonrası önce gözlerim sızlardı Sonra burnuma hafif…

Zaman Aşımı

Dünlere yaslanmış sırtım Tıpkı bir ağaç gibi sağlam köklere dayandırdım kendimi Yılkı hayaller özgürlükten bahseder Paslanıyor keşkeler Yarım ağızla tutuluyor yas Tutamıyorum kendimi kimi zaman Laissez faire Ülkemin pragmatik lümpen fareleri Gemi su alırken keman çalar. Gülüyorum sadece olan bitene…

Kartların Kaderi

Nasıl saklı bir dünya… Tepeden baksan masada tek kart var, hayat! Yandan bakınca bir deste iskambil oluyor… Tek hayatı olan, sayısız insan gibi… Ya da tek insanın, sayısız hayalleri gibi… Hepsi çekileceği eli bekliyor… Kimi mutlu kupa, kimi sert maça…

Korona Bir Japon Markası

Kasabalı asabi wasabi Korona yıllarında kolera günlerini okuduğunda Tarihin sonuna çoktan gelmişti Fukuyama Zelzeleyi velveleye verenlere İyi bir ders oldu Fukişima Hele hele mavi yıldızın ahı tuttuğunda Dilerim tanrıdan sevişeme Semiramis Marmaris’i kemirememiş Aman mesafeyi koruyalım dönmeyelim yazlıktan Haşladığınız aşınız…

Leylek

Sokakta bir leylek var Leyleğin kanadı kırık Ama uçuyor. Dışarıda bir karamsarlık var Kanatları da var Ama olduğu yerden kurtulmuyor. İçimde bir umut var Kanatları yok Ama göğün altına inmiyor.

Mahmur

Gözleri hep mahmur olsa gerek Hep tek olduğu rüyasında Annesi yalnızlık kraliçesi Dokundurtmuyor uykunun çehresi. Yok olsa tek başına Kadıköy vapurunda Kimsenin haberi olmayacak Binlerce yalnızın şehrinde Fark edilmeyecek ödenmeyen kirası Unuttuğu evinin demir kapısında. Kızamıyor martılara Onun attığı simitlere…

Ben Yokum Orada

Hangi hava alır götürür beni derin dehlizlere Işıksız, belki loş diplere Nerede kalabalık telaşlar varsa Nerede yakılmışsa ışıklar sonuna kadar bembeyaz Ben yokum orada Alırsın havanı sen de bir gün ey yolcu Arkana bakmadan gidersin dedelerin gibi Belki tahta gemilerde…

BİR KÜÇÜK NOT

İletişim: info@rihtimdergi.com

YAZI GÖNDER

Geçici bir süreliğine ekibimiz dışından gelen yazılar değerlendirmeye alınmayacaktır.

Detaylı bilgi için tıklayınız.