Kanıyorum, kulaklarım patlıyor basınçtan Güz sancıları var yine üstümde Bu kaçıncı bahar oldu yokluğunda Kanıyorum yine insanlığınıza Her şey yoluna girecek ama her şey acı Yüzlerinizde her şeyin üstünü örtme arsızlığı Üç kuruş için soytarı olma telaşı var yine gözlerinizde…
İki Bilinmeyenli Kedi
Ne zillet bir hukuk var yolum ve yolun arasında Sözleri büyük, garip, muzdarip, Geceye deli. Ömrümü bu yeis tutkuyla mı sonlandıracağım? Aktığım ırmağı kimse bilmeyecek mi? Döküldüğüm denizi? Yahut saçlarını öremeyecek miyim kaderin? Düşündüm iki bilinmeyenli kedinin gidişini, Musa’nın yaklaştığı…
Göğün Altında
Lütfen duyun sesimi. Ağlanacak kıyısı olmayan şehirde sürünüyorum Gözlerim açık kalmış uyurken. Ehlileştirilmemiş dertlerden kaçarken Çöktü yollar, kaldık göğün altında. Bekleyişin acısını anar iken İnzivaya çekildiği bozkırın ortasında, “Taşınacak yük değil bu” dedi Eftelya. Efsunlu taşlarımı sektirdiğim toprakta Werther’in ütopyasından…
Işık Oyunu
Bir ışık oyunu dünya, Kimi rengârenk kristallerin arasında, Kimi yeşil, kimi mavi, kimi kırmızı, fuşya… Çoğu salt çamur, kahverengi aslında! Renklidir anlık, üzerine ışık yansıdığında, Döner rengi özüne, gün geceye varınca Işık olmadan yığınlar anlamsız curcuna Pilates, yoga, alışveriş, gezer…
Unutlarım
İz bırakmışım nefes aldığım her şehirde Dizlerim titrerdi düşündükçe kalışlarını Kimseler duymasın diye adını gizlerim Kim derdi ki bana rüzgâr olduğun kanatlarla Başka diyarlara uçacaksın. Kimseler duymasın diğer adını Hislerim muğlak, kayıp Gezmedik mi sanki her noktasını cennetin Kim derdi…
İnsanın Buğday Kaderi
Sistemin kendisi, büyük ağır taş değirmen Habersiz, buğday taneleri, taş üstünde dönerken Yanındakine caka satacağım sevdasıyla, Sırası gelince, usulca ezilen Un olup, çuvallara (kefenlere) giren Ey olgun başak, bilgiyle doldukça insan da, senin gibi başını eğer! Cahil insan toy olduğu…
Sen ve İstanbul
Bir deli İstanbul vuruyor penceremin camına Gözlerim seçemiyor yağmurlarını Hava soğuk, yanım ayaz, gecelerim sana Ulaşamıyor yorgun sesim kulaklarına Sen yine, o çok kalabalık yabancılıkta İnsanoğlu vahşi, Ruhum karışamıyor savaşlarına Doğuştan yenik, Doğuştan küçük ellerim Yetişemiyor şehrin yazgısına. Bir deli…