sır değil, saklamadım kendimi hiç aklamadım sana karşı başım eğik gel dedin, varamadım ah! ah! ah! kendimi yanına bir atsam bir atsam, bir atsam… kıvrılsam, sokulsam dizlerine yatsam özledim kokunu, duysam, solusam bir oh desem, bir oh desem
İlk Nefes
Böyle başlar işte ilk nefes Başım omuzlarına Yanaklarım avuç içlerine değer Ne yoksa seninle olacak Ne varsa seninle doğacak yeniden Başım omuzlarına değer Şimdi biz seninle iki yolcu Dağlardan yaylalardan geldik Boyun eğmedik alışkanlıklara Oyun kılmadık bir serüveni Gönlümüze bereket…
İstanbul’da Bir Yaz Akşamı
Kalem kalemlikte, satırlar mısralara gebe İki ince çizgi alnım üstünde Ve yorgun ama huzur esir içimde… Sıcak yaz gecesi, ince bir esinti getir albatros kanadın üzerinde Denize dair, boğazından kucakla, serinlet tane tane… Ne güzeldir semaya nispet süzülmek özgürce Oysa…
Kekeç
Herhangi bir konuşma zorluğu ya da kekemeliği yüzünden değil Züğürt Ağa filmindeki Kekeç Salman’a benzerliği yüzünden birkaç arkadaşı ona Kekeç lakabını taktı. Yarısı vasat yarısı tembel olan ilkokuldaki sınıfında çalışkan üç çocuktan biriydi. O zamanlar tembel çocukların karneleri Geçer ve…
Yakışıklı
Çok yakışıklıydı, bu su götürmez bir gerçekti. Pazar günleri yeni müdavimi olduğu sahildeki çay bahçesine uğradığında herkesin dikkatleri üzerinde toplanırdı. Kafedeki kızların, ona servis yaparken elleri ayaklarına dolaşır, siparişleri götürme işi hep erkeklere kalırdı. Kızların sipariş alıp, erkeklerin götürmesi durumu…
Bir Ümidin Var mı
(Ah ne güzelsin sen… Hep böyle kal çocuk, sakın büyüme.) Bilmem kaçıncı yaşımın, kaçıncı günündeydim. Kaçıncı akşamımın hangi rüzgârı savurdu beni bu meyhaneye bilmiyorum. Bu yıkık, bu dökük, kalbim gibi viraneye…Saatler önce mi gelmiştim buraya? Belirsizliğin içinde dolanıyor ara sıra…
Çocuk, Güneş ve Uçak
Ellerini siper edip bakışlarına,Uzaklara daldı çocuk.Bir ses vardı bu sabah,Bulutların dinlendiği maviliklerde. Az sonra gürültücü bir şeyler geçecekti gözlerinden.Kuşlara benzeyen ya da benzemeyen bir şeyler.O kadar hızlı geçeceklerdi kiRenklerini bile tam göremeyecekti gürültülerinden.Sonra bir daha, sonra bir daha… Güneş, Gizlendiği…
Tüten Buhar Makineleri
İletişim Çağı’nda bulunan bizleri anlamak ve anladıklarımızı da bir başkalarına aktarabilmek için kelimelerin manaları üzerinde çalışmaya devam etmeliyiz. Tabii ki örneklemeler ile benzetmeler bizim kullanacağımız en sağlam elemanlar olmaya devam edecek ve bir anda olmasa bile, belirli bir süreç…
Dilenci
Sabah koşuşturması çoktan başlamıştı. Kalabalık her geçen dakika artıyordu. Eminönü durağından hareket eden tramvay Galata Köprüsü’ne girdi, gürültüyle Karaköy’e doğru yol aldı. Galata Köprüsü’nün altında esnaf yeni güne hazırlanıyordu. Restoranlar, kafeler boştu. Tek başına oturan İbrahim Başkomiser Boğaz’dan geçen gemilerden…
Fedai
gözlerini düşünecektim gözaltındakileri düşünürken buldum kendimi hürriyet kavgası, hür niyet bırakmadı, bitti aşkı, aşkımızın önüne geçti olsun, varsın biz zayi olalım zayiatsız muzaffer olunmaz buna kani olalım seni hep sevdim, seni hep seveceğim ve şu iki dizeyi dilden düşürmeyeceğim: ben…