İletişim Çağı’nda bulunan bizleri anlamak ve anladıklarımızı da bir başkalarına aktarabilmek için kelimelerin manaları üzerinde çalışmaya devam etmeliyiz. Tabii ki örneklemeler ile benzetmeler bizim kullanacağımız en sağlam elemanlar olmaya devam edecek ve bir anda olmasa bile, belirli bir süreç sonunda hem ne konuştuğumuzu bileceğiz hem de başkalarının bize ne anlattığını.
Tüten buhar makineleri, birbirimizi anlama çabamızda bizlere çok ilginç yollar sunmaktadır. Örneğin; burada hâlihazırda çalışmakta olan buhar makinelerinden bahsediyor olabiliriz. Buhar makineleri çalışırken buhar çıkarırlar ve bu durum da onların tütme eyleminde olduğunu gösterir. Fakat, bunun yanı sıra; şu anda çalışmıyor olsalar bile sahip oldukları teknolojinin günümüzde hâlâ kullanılıyor olduğunu da belirtmiş olabiliriz. Yani; buhar makinelerinin tarihin tozlu raflarına kaldırılmadığını ve varlıklarını hâlâ sürdürdüklerini anlatmışızdır. Birinci anlamda şu an çalışır bir şeyi anlatmışken ikincisinde ise varlığını sürdürmesinin bile haber niteliği taşıdığına olan inancımızla ilgilidir. Birbirimizi anlamaya başladık mı bilmiyorum ama bir anlam örneği daha geliyor; bu tanımlamayla buhar makinelerinin iyi ya da kötü koktuğu bilgisini de vermiş olabiliriz. Buhar makinelerinin her daim aynı kokmadığını ve bizim “iyi” mi yoksa “kötü” mü koktuğunu bu cümleyle birlikte mimiklerimizle sunabileceğimizi de hatırlatmak isterim. Buhar makinesi, bu anlamda kötü kokularla tütüyorsa bir felaketin habercisi de olabilir. Kısacası; biri size derin bir nefes alıp biraz ufuklara doğru baktıktan sonra “Tüten buhar makineleri…” dediğinde, o kişinin size anlatmak üzere olduğu şeyden bihabersiniz demektir.
Elimizden geldiğince sıfat tamlamaları kullanıyor ve karşı tarafa tamlananın kusursuza en yakın hâlini sunmaya çalışıyoruz. Eminim ki hepimizin “tüten buhar makineleri” hakkında anlatacağı birçok öykü vardır ama öyküsü olmayan yerde de nasıl kısaltmalara kaçtığımızı unutmamak gerek. Düşünün ki tamlanan atılıyor ve tamlayanı ise isim hâline çekiyorsunuz ve nedenini de bilmiyorsunuz. İstanbul’da yaşayan birinin “Bugün de hava pek güzel. Karşıya vapurla mı geçsek?” cümlesi bizler için ne kadar normal olsa da Fransızlar için durum pek de öyle değil!
Sanayi Devrimi, bizim buralarda gerçekleşmediği için ortaya çıkan nimetlerin birçoğunun isimlerini kulaktan dolma bilgilerle verdik gitti, çünkü kolayı buydu, düşünmesi zordu. Fransızcası “bateau à vapeur” olan bu nimetin Türkçe karşılığının “buharlı gemi” olması beklenirken, bizler kısaltıverme kararıyla “vapur” olarak belirlemişiz. Gemi türlerinden biri olduğunu belirtme zahmetine girmemiş ve sadece bunun buharla ilişkili bir şey olduğunu söylemişiz. Onu da geçtim, buna resmen sadece “buhar” demişiz, Fransızca’dan bozma dil bükümlerimizle. “Bugün de hava pek güzel. Karşıya vapurla mı geçsek?” cümlesinin artık fantastik yanını kullanabilir ve güzel havalarda Türklerin buhar kullanımıyla karşıdan karşıya geçtiğini iddia edebiliriz. Çok mu zorlama geldi bu örnek? Kelime oyunu yapayım diye kıvranıyorum mu sanıyorsun? Devam edelim;
“Gemi”yi unutmak ister gibi duran zihnimize boş yere gönderme yaptığımı düşünmeyin. Buradaki amaç, “gemi”yi hatırlatmak. Bu topraklarda üretilen nimetlerin (yiyecek, içecek, teknolojik ürünler vb.) başka kıtalarda da alıcı bulabilmeleri için fahiş fiyatlara sahip taşımacılıklardan kurtulması gerek. Kuzey Afrika’daki pazara daha etkin bir şekilde dahil olmak için üstüne düşülmesi gereken bir konu bu. “Taşımacılığı da başkalarına bırakalım, biz vergilerimize bakalım…” düşüncesinden uzaklaşarak, “Her yanımız denizlerle kaplı, bu taşımacılık işlerini neden biz yapmayalım ki?” sorularına evriltecek bir hatırlatma bu. Kıtalar arası taşımacılıkta kâr getirecek şeyin “Tek seferde daha çok ürünü iletebilme” gerçeğini gün yüzüne çıkarabilme çabası bu. Biz de gelmiş “buharlı gemi” diyeceğimiz yerde “buhar” dedik diye kârdayız mı sanacağız?
“Handymax kategorisinde Supramax gemiler Panamax gemilerin sahip oldukları daha fazla yük taşıma kapasitesine ve gemide yük elleçleme esnekliğine sahip olmaları nedeniyle mal göndericilerinden yoğun talep görmektedirler.” diyerek konu hakkında bilgi sahibi olmak isteyenlerle verilerini sunuyor Türk Armatörler Birliği. 1920’li yılların sonlarında “Milli Vapurcular Birliği” olarak adlandırılan bu oluşumun, 2021 yılındaki gemi türlerine ait verdiği bilgilerden bir kısmını sundum sadece. Bir şeyleri anlamak yerine isim verip geçme huyumuzdan 101 yıldır vazgeçmediğimizi görmüş oldu bu gözler. “Vapeur” kelimesini “vapur”a çeviren kalmamış, orası kesin. Yoksa birileri çıkar ve “Handymax”e “hendimek” de diyebilirdi. Yine ne olduğunu anlamazdık ama en azından kendi alfabemizin dışına çıkmamış olurduk. Belki de taze kan mühendislerimiz bu isimlendirme işlerini de önemsiz görüyordur. Belirli tablolar vardır, incelesen ne, incelemesen ne, zaten kullanım amacını biliyoruz, bu söylediklerin de hiçbir anlam sunmuyor bizlere; diyebilirler, desinler ama yazının başında dediğim gibi amacımız iletişim. Derdimizi bir şekilde anlatmayı öğrenmeliyiz.
Tüten buhar makineleri, her anlamıyla etrafımızdalar. Biz gemicilik ve taşımacılık alanlarında aklımıza gelenlerden örneklemeler sunmaya çalıştık. Diyorum ya; hepinizin etrafında tüten buhar makineleri vardır ve sizlerin de bunlarla ilgili anlatacak, görüş sunacak, üzerine tartışacak birçok konunuz ya da öykünüz vardır. Birbirimizi anlamamız için anlatmaya başlamanız lazım çünkü İletişim Çağı’ndayız. Anlatmaya başlamalısınız çünkü buhar makineleri tütüyor.
Konuyu kapatmadan önce, son bir noktaya daha değinmek istiyorum. Gemilerin nasıl sınıflandırıldıklarına bakarsanız kullanım amaçlarına göre olduklarını göreceksiniz. Kuru yük, likit yük, insan taşımacılığı, hayvan taşımacılığı, araç taşımacılığı, konteyner taşımacılığı, keşif, sondaj, kurulum, balıkçılık vb. örneklerle sınıflandırılmaktadır bu gemiler. Bunu gayet doğal karşılarız çünkü gemiler, kullanım amaçlarına göre tasarlanarak üretilirler. Yani; “buharlı gemi” tanımlaması bize pek bir şey ifade etmez çünkü kullanım amacını bilmemekteyizdir. Buradan bakıldığında; tarihte var olan bir gemi de yapısı gereği kendi vasfını bilmiyordu. Tarihte bir benzeri olmadığı için, çoğu buharlı geminin adı unutulsa da, bu geminin adı hiç unutulmadı, unutulmayacak da… Hiçbir vapura kolaylıkla böylesi bir görev verilmeyecek, yıllar sonrasında da bu başarı hikâyesi anlatılmayacak belki de… Ama o başardı ve tarihe adını “Bandırma Vapuru” olarak kazıdı. Onun taşıdığı fikirler de hâlâ etrafımızda ise, günün birinde yukarıda değindiğim konunun gerçekleştiğini göreceğiz.
Ama önce birbirimizi daha iyi anlamamız, hem dinlemede hem de anlatmada gelişmemiz lazım: Tüten buhar makineleri, her anlamıyla etrafımızdalar; biz bu işin neresindeyiz?