Makineli Hayat

Sizi bilmem, ben sağlık derim, huzur derim de başka bir şey demem. İyi ki bilim var, teknoloji var şu yeryüzünde. Bilimin tıbba, insan sağlığına katkısı olmasa hepimiz genç yaşta türlü sebeplerden ölürdük. Tarih bize geçmişte insan ömrünün ortalamasının şimdiye oranla…

İnşallah Babam Gibi Olurum

Gülmekten katılarak zorla konuştum. –    Kaçsaydın ya baba. –    Nasıl kaçayım kızım? İyi ki denedim arkadaştan duyduğumu. –    Sen de dağ başında oturmasaydın canım. *** Günün bitmesine dakikalar var. Gözüm arkada. Taksiler kasıntı mı kasıntı. Cebimdeki on kuruşlar birbirlerine çarpıp…

Elveda Evim

İsmail Bey yıpranmış ama daima boyalı ayakkabılarını giydi. Portmantonun aynasında üstünü başını kontrol etti. Siyahı çoktan unutmuş saçını taradı. Paltosunun omzuna düşen beyaz saç tellerinden kurtulmak için elinin tersiyle birkaç vuruş yapması yetti. Yine tıraşlıydı. Yıllardır her sabah erkenden aynanın…

İnsan Gibi

Solgun kış güneşi salonun duvarına vurduğunda vakit ikindiydi. Karısının getirdiği kahvenin dibini içerken elindeki gazeteyi sehpanın üzerine bıraktı. Kalkıp pencereden baktı. Kar erimemişti kaç gündür. Güneşin kendine faydası yoktu. Açılmış yollardan akıp giden arabaların egzoz dumanları, evlerin bacalarından yükselen dumanlar,…

Kriz ile Yönetim

İnsanlar, bir arada yaşamak için kendilerine belirli disiplinler oluşturmaktadır. Bu disiplinlere olan bağlılıkları, bir arada yaşama kalitelerini etkilediği için çok hassastırlar. Disiplinlerin zarar göreceği hissiyatına kapıldıklarında ise, durumu kurtarmak üzere, “kriz” ilan ederler ve fedakâr bir tutum sergilemeye başlarlar. Bu…

Gılgamış ve Kaf Dağı

Eşsiz bir hesap, anlaşılamayan Yaşadıkça, nefsi kat kat hayrete saran Anı değil, sonu gördükçe şaşırtan Kim bilir, kaç gezegende, nice zihinde yankılanan Formu değişse de, Tek aranan! Mezopotamya’nın, kadim destanına nakşolan Gılgamış’la, Kaf dağının ardına ulaşsan İçinde hep var olanı…

Tomurcuk

Bir ölümü haber eder yapraklar Sararır hepsi telaşla Ağaçlar bir yeniliği taşır bünyesinde Sonbahar dönümü sessizliği Ne çok şey filizlendi gölgelerinde Aşklar doğdu küllerinden Devrimler başladı belki de Bi’ doğuşu simgeler o yâr Ararım her hasret kalışımda Bağışlar omuzları gövdemi…

Ahlar

“Büyük kalabalığın büyük haykırışı olurmuş İnsan bunu o büyük kalabalıkta kalınca anlarmış İnsan ölünce geride kalanların içine bir fidan dikerlermiş” Bu fidan; acı geçince ağaca dönüşür Ağıt yakılınca körpe kalır büyümezmiş İşte benim 7 günlük hikâyem hâlâ bir fidan Hâlâ…

İmtihan

Değil mi ki hep haklı insanoğlu. Doğuştan kendine savaşı. Bir kanamayadursun dizi, yer çekimini beller düşmanı. Güneşi, ayı, denizi, yeşili. Nasıl sorgulatmaz barışı. Öyle kin, öyle nefret. Kalbinin yarası derin dizinden. Milyonları sığdırsa nafile bedenine geçer mi sandınız yalnızlık yazgısı.…

Vincent ve Ormandaki Tuval

Hayat dayanılmaz derecede çetrefilli; bir ucundan yakalamak istiyorum onu. Çelik kadar sertleşmiş parmaklarım, küt, biçimsiz, soğuk; hissetmeye elverişli değiller artık. Duyargalarımı yitiriyorum; zamanın katranlı gözlerinin önünde. Akış, duyumsayışlarımın önündeki en yüksek duvar; belki de parçalar hâlinde sürdürmeli yaşamı. Bedenimi göğe…

BİR KÜÇÜK NOT

İletişim: info@rihtimdergi.com

YAZI GÖNDER

Geçici bir süreliğine ekibimiz dışından gelen yazılar değerlendirmeye alınmayacaktır.

Detaylı bilgi için tıklayınız.