Kalbimin yaşı seksen…
İki çiçek açmış üstümdeki toprakların arasından.
Kanla büyümüş çiçeklerim.
Kanla yoğrulmuş hüzünlerim.
Kalbimin atışları bir çocuk kadar çekingendi yaşamın anlam bulduğu zamanlarda.
Oysa şimdi yaşam eski bir misafir…
Bir martı olmuştum o sıralar.
Denizinden süzülüyordum ben her gün.
İçinde kıvrıla kıvrıla yüzen balıklardan kıskanıyordum seni.
Sen her defasında dalgalarını benim olduğum taraftan çeviriyordun.
Görmüyordun beni.
Kalbimin yaşı seksen…
Hüzünlerim bir ömür kadar uzun,
Ömrüm bir ölüm kadar kısaydı.
Varlığımın üzerindeki tehditkâr bakışlar eşliğinde süzülüyorum hüzn-ü diyarda.
Seksen yıl önce bir cinayet işlendi burada.
Bir tek sen şahittin buna.
Ve bir tek sen yoktun yanımda.
Yirmi sekiz asırdır keder meltemleri esiyor ciğerimde.
Oysa benim kalbim seksen yaşında…
Otopsimi bile yapmadılar.
Korktular işledikleri cinayet ortaya çıkar diye.
Ben de hapsoldum hüzn-ü diyarın ruhlar bahçesine.
Etrafımdaki kirden kara benizli kara mermer,
Kimsesiz gecelerimin yorganı oldu.
Başımın ucunda geçmiş zamandan silinmiş ismim,
Sizin dünyanıza bıraktığım mektubum oldu.
Ben gideliden beri,
Hüzünlü diyarın hüznü sindi denize.
Onun da dalgalarında hüzün var şimdi.
Ben unutulmuş bir çocuk mezarlığıyım,
Hüzn-ü diyarın kimsesizler harabesinde.
Üşüyor çocuk ellerim.
Benim kalbimin yaşı seksen…
Kalbimin yaşı tek sen…
Tek sen…
Yazan: İlke Çıtır
Sayı: 47