Siren çalar içim Dümdüz gitmek isterim Geçmişinden başlayarak Tükürük dolu toprağın Taş beton yalıtımsız kafa İçin dışın saman pasta Kirli oyunlarını temizlemez hiçbir yol Akıl sağlığı elinde koşturur durur Yaş taşa çıplak oturur Aşsız kalınca akıllanır Halay çekip cehaleti hortlatır…
Bulutlarca Çoğalan
Varlıksın sen Bulutlarca çoğalan Islatan tenimi her dokunuşta Varlıksın sen Perdeleri her çekişimde karanlığa Gözlerimin her kapanışında Endişelerimin ardında Her boşluğumu neşeyle dolduransın sen Raflarımı dolduran mevsim bakışların Hâlâ düşmemiş sözler var kirpiklerimden kirpiklerine Yaşam, bir ömür sayıyla Zaman, bitiyor…
Ağılı Ağalar, Bağlı Beğler
amerikayı ambargoyla ambale etmişsiniz yapmayın ağam yok mu işiniz? ya avrupaya ahkam-ı kuvve-i müeyyideniz etmeyin beğim çok mu gördünüz? ağılı ağalar, bağlı beğler ettiniz de hayır mı dedik dediğiniz dedik çaldığınız düdük yaptınız da durun mu dedik yakmadık yıkmadık itaat…
Doğum Günü
Kasım geldi gelecek, ekimin ortasındayız. kış kapıda yine geçen yılki gibi. korku vardı, hastane, hapishane vardı ah ilik lazımdı, ama jandarma kapıda, korku vardı, korku ki en çok da o yordu. geçen yıl yine bu zamanlardı acı yoktu belki, belli…
Elest Bezminde Tanrılar
Kimler yoktu ki elest bezminde Nietzsche’ler Marx’lar Darwin’ler Daha dün gibi hatırlarım Hepimiz ordaydık Büyük İskender Küçük İskender Tanrı soruyor biz söylüyorduk Hep bir ağızdan BeLa diyorduk Kimileri pek unutkan çıktı Münferit cephelerde savaşlar açtı Yıldızlar gibi saçıldı Zamana ve…