Belirli referanslara odaklandıktan sonra bir şeyin benzerini ya da farklısını tespit etmeye başlıyoruz. Karşımızdaki canlı bir şekilde bizimle iletişim kuruyor (İnsanlar genellikle konuşuyor, köpekler havlıyor ya da ses çıkarmadan da bizimle iletişime geçebiliyorlar…) ve kurduğu bu iletişimin tek sebebi ise…
Kızıl ve Kırmızı
Otobüsün hareket saatine birkaç dakika vardı. Bıyıkları terlemeye başlamış muavinin, boş olmaması gereken yirmi bir numaralı koltuğun önünde birkaç saniye durup düşünmesinden hemen sonra soluk soluğa yetişmişti kırmızı ceketli kadın. Bir yandan beline kadar inen saçlarını alışkanlıkla geriye atıyor, muavine…
Maskenin Açığa Çıkardıkları
Yıllardır çalıştığı şirket merkezinin kapısından girdi. Parmak izini okuttu. Yeni görevini kutlamak istercesine açılan turnikeyi geçerken heyecandan dizleri titriyordu. Hele yüreği… Yüzündeki beyaz maske o kadar çok şeyi saklıyordu ki; heyecan… mutluluk… gurur… Kafasından geçenlerin yarattığı sisin ortasında yürüyordu, tek…
Umutsuzluğun Yokluğu Olsun Bu
Halit, namıdiğer şiirkeş; dakikalardır önünde yanıp sönen imlece bakıyordu. Dışarıdan bakıldığında gözleri dalmış gibi bir hâl içinde olsa da hiçbir yere dalmamıştı; gayet açıktı bilinci, gözleri kadar. Güneşli bir gökyüzüne uyanmış, uzun uzun çay içmişti caddeye bakan balkonunda. Güzel bir…
Okyanusun Kalbi
OKYANUSUN KALBİ Hayır hayır onlar öyle olmayacaklardı. Titanic büyük talihsizlikti. Ama o battığına göre düşüncelerinden sıyırdı zihnini. Yarın düğünden çıkıp balayına başlayacakları o muhteşem gemi hakkında böyle düşünmek hem de en mutlu günün arifesinde. Evlilik stresi böyle bir şey demek…
Bir Kurban Hikâyesi
Kurban kesme ayinini kim sever ki! Deme öyle, çok seven var. Ama Nermin sevmiyor. Yine de, bir şekilde, akan kanın kötü nazarları yıkayacağına inanıyor. Tabii, fakirlere dağıttığı et, bir yandan da, yediği önünde yemediği arkasındaki yaşantısında -en azından bir süre…
Anne N’olur
Halının ortasına işeyiverdi. Hem de gözümün içine baka baka. Ellerime baktım gayri ihtiyari: klorlu sudan kuruyup çatlamış parmak uçlarıma. Burnumun sızlayan direğinden gözlerime doğru yürüyen yaşları engellemedim. Koltuğa oturdum öylece. O da gitti öbür koltuğa kıvrılıverdi. Babam diyalizden gelene kadar…