Gözlerim kanarcasına bakıyorum
Parmaklarımın arasından kayıp giden zamana.
Ve ayaklarım, göğsüme vuran yeşile
Sonsuza değin kök salıyor.
Unutmak dedikleri kolay,
Hatırlamaksa,
Koca bir kavganın adı.
Kim anlatır hikâyesini bu şarkının?
Hangi meydan bizi duyar,
Hangi dağ yankılar geçmişi?
Hangi nehir bize doğru akar?
Hangi mektubun ucu yakılır?
Kimin burnunda tüteriz?
Korkma! Derim kendime.
Burada bir şeyler durur;
Masada yarım kalmış bir çay lekesi,
Kitap arasında unutulmuş bir otobüs bileti,
Birkaç cümle, araya sıkışmış şarkılar…
Hepsi, hepsi orada durur.
İçeri dolan rüzgâr
Sahipsiz tüm hatıraların elini tutar.
Kırık bir lambanın altında
Bana son kez adımla seslenir.
Camlar açık kalır hep,
Biz, şarkının ilk notasında kalırız.
Her şeyin üstünü örten, her siyahı yutan
Bir nefesle dağılıp, bir hevesle konan
Tozlu hangi cümleye döneriz?
Bir rüyadan kopmuş olmalı içimdeki dargınlık
Bir bilet daha bulsam, bilmem hangi şehirden geçer yolum.
Bir vakit, bir çiçeğin üzerindeydim
Bir vakit bir taşın gölgesinde.
Vakit ki, kanatlarında iz
Vakit ki, şiirin içinde his.
Camlar açık kalır hep
Biz biraz daha toz oluruz.
Kendi kendime konuşurum bazen
“Sokak lambasının köşesinde üşüyen bir gölge miyim?”
“Balkon demirine tutunmuş bir hayal?”
Sokak konuşur sonra,
Geceyle konuşan bir tanık gibi
Yavaşça söndürür şehri.
Camlar açık kalır hep,
Ve biz, bir daha hiç tamamlanamayız.
Sayı: 65