Esmer bir rüzgârdan toplanıp geldim. Hani gün gün akan bir yeşilde, karanlığa dalmış gibi ‘Merhaba’n, Hani yer yer kavuşmak, yer yer uzak… Öyle bir rüzgâr. Issıza çalan yol, hissiz nehir, iki ‘delice zeytin’ İki ‘delice zeytin’, yamacında durmuş uçurumun Bir…
Coğrafya Kederdir
Ölümlere değil doğumlara ağlayın demiş Mevlana Şimdi hem doğuma hem de ölüme ağlatıyor coğrafya Gülmek yasak Sevinmek yasak Umut etmek yasak. Kocaman bir yasaklar dünyasındayız Her tebessümde bir ağlayacağım hissi Coğrafyanın kader mi yoksa keder mi olduğunu çözeme meselesi. Yoğrulmuşuz…
Melankoli
Hüzünden beslenir bulutlar Karanlık ve gri hâkim gökyüzü Melankoli… Yağmur damlaları camın ardında Uzatıyorum bir tanesine elimi Tohum oluyor avucumda Kendiliğinden fidan Alıp yüreğime koyuyorum onu Kanıma karışıyor meyvesi Kirpik uçlarıma kadar işleyen Bir şey oluveriyor birden. Dalıp uyuyorum Uyuyorum…
Bir Varmışsın İki Yokmuş
Ama bütün kırmızılardan koyu iç çekmek bırakıyor ciğerim; Leylim iken okursun şiir gibi bir yerde. Bileğimde durmaz, zülüften örme bileklik Elden duyarsın; dilim akıp giden o Balkan ezgisinde. Bir fener, bir sevdam, birdenbire şerefe! Sessizliğe bakmaz mı insan, dalmaz mı…
Portrenin Ölüsü
“ölü bir portre portrenin ölüsü veya ölünün portresi” bahtsızlık vadisinden akan kurumuş şans nehrine. son arzuhâlin üzerinden geçti yıllar ezilmiş bir papatya kadar varım. ve ben delirmenin ve intiharın ve soysuzluğun ve sonsuzluğun pençesindeki, hangi dünyadan geldiğini unutan bir seyyahın…
Hırs’ı Devran
Ne zaman görsem, yüzün bakmaya Uyanacağımı bile bile rüyalara Su olsam, geçit vermez dağlara Umut çuvalıma, hayaller doldurup Yorulunca sarılıp, ona yaslanmaya Doyamadım… Durdum aheste, cihan-ı durakta Gelip geçen “yiğitsiz” destanlara Doymak bilmez, ipotek gırtlaklara Ateşkessiz “ben”lik savaşlarına Alev, alev…
İçsel
İnsanlar çıldırmış olmalı diye geçiyor hep içimden Böylesi büyük bir gürültüde nasıl sessiz kalınır Gökyüzü alabildiğine aydınlıkken Hangi zihin gözünü sadece karanlığa açabilir Ve buldum sonunda düş bozumu bunun adı Kırık dökük hayalleri birleştirmek yerine Dağıtmak her bir yana Dağıtmak…
Aynalı Zindan
Bildiğim her adımda yıkıldım doğru Kaç yıl geçmeli bir günahın üzerinden. Pusulam bozuk, neresi batı neresi doğu Kabardı gök, etim sıyrıldı kemikten. Çökmüş bir alacakaranlığın ucunda Beklemek ne kadar elem doldurur? Çok uzak, çok uzak, çok uzak ve çok uzak.…