Kendi nehrine düşman olur da Akar suyunu kurutur mu insan Milleti fakruzaruret içine düşmüşken Görmezden gelip rahat uyur mu? Bir güvercin bir ağaç gölgesi ararken Leylek yuva için ağaç üstüne konarken İnsanlar şifa için bir zeytin dalı isterken Vatanını seven…
Okumadığım Şiir
kiraz dalı gölgesiyle uyanıyorum yüzümde, gözümde oyuncu bir güneş nemli toprağa dokunuyorum parmak uçlarımla öbek öbek karıncalar bahara uyanmış sadık bir dost gibi yüzümü yalıyor ılık rüzgâr gülümsüyorum, yıllar sonra ilk kez unutmamışım demek ki ve düşündükçe hatıralarım daha sıkı…
Gölge
Bir akşamüstü, yağmur herkesin alnına aynı günahı yazarken, Bir çift eski ayakkabının gölgesinde dururum. Kapının yanında, her zamanki yerinde. Sanki biri “buradaydım” demek için çıkarmış gibi. Sanki birisi telaşı tabanında unutmuş gibi. Onca kalabalıktan yalnızlığı ödünç alırım. Loş bir vazgeçişte…
Bahar Gösterdim Ele Güzümü
uyanıp her sabah yokluğuna gözüm yaşı ile yuğdum yüzümü sıvadım kolları iş çokluğuna bahar gösterdim hep ele güzümü taş taşıdım, hasret çok daha ağır yarama tuz bastım, ezdim üzümü korktum, adın benle kötü anılır bahar gösterdim hep ele güzümü kutup…
Reenkarnasyon
En başa dönelim Her şeyin başlangıcına Hiç kimsenin olmadığı boşluklara Bir kadehe yıldızları dökelim Şaşırsın karanlık Patlasın işte bir şeyler Her şey dağılsın etrafa Bütün hikâyeler böyle başlar Farz edelim ki yıldızlar gerçekten kuyruklu Gezegenlere çarpa çarpa ilerliyorlar boşlukta Sen…
O Gece
bu gece yıldızlar da kırmızı, gözyaşımız gibi soğuk o kadar ince, kesiyor içimizde her ne varsa sesler duyuluyor derinlerden acılar içinde haykırıyorum ben de duyulmuyor sesim nefes almıyor gibiyim burası benim sokağım değil tanıdık yüzler geçiyor, telaşlı bedenlerin üzerinde tanımadığım…
Boşlukta Süzülüyorum
Bir boşlukta süzülüyorum Bulutlara çarpa çarpa göğü deliyorum Süzülmek deyince düşmek mi gelir akla Evrene mi düşmek bu beni atmosferden atan Yoksa gözlerine çekilen bir kalem miyim neyim Sen misin benim evrenim Karanlığım ve güneşim Yıldızım toz bulutum Sen…