Zoraki savaşmıştık biz her defasında
Çok içmiş çok çalışmış çok sevmiş çok sevişmiş
Ama her defasında peyderpey bunların hepsi bitmiş
Oturmuş bir dalgakıranda sonra
Kahpe dünya diye haykırmış ve patlatmış klişeyi
Duymayı unuttuğum kulaklarımda
Hoşgeldin desen suçlusun, gelmedin desen bin suçlu
Neydi özleten seni şu arsız damarlarımda?
Her defasında veyahut her defasında
İçilen bitmiş biten içilmiş seven de sevişen de terk etmiş
Mahrum kalmış mesafeler sonra sevgiden
Sürekli hor görülüp küfredilmekten.
Ne suçu vardı ki yolların
Söylesene ne suçu vardı kavuşmak elindeyken insanın,
Berhudar olsun şimdi büyüttüğün acılarım…
Kutsal bir cinnet bestelerken bir zamanlar,
Ahengi bozulmuş özlem şarkıları.
Vaad edilmiş topraklar kadar değerli
Bastığı basacağı yerler iken bir zamanlar
Şimdi cehennem azabı beklemekte beni
Bilakis ağlamaz oldu gözler
Bir bir hepsini boğazda düğümler
Taş bağlayıp diplere gömer
Oturup içeriz sonra boş bardakları
Kolumdaki saatin akrebi sokar mesela
Ağlarız hatta, yok yalan söyledim ağlamak yok haşa!
Falan filan derken vazgeçilmez bir gece beklerken
Teninin uzaklığı daha ilk andan fark edilirken
“Dur gitme daha erken” diyemedim
Balkabağına dönüştü sanki ağzımın içinde dilim
Fırsatın varken kaç şimdi
Yoruldum ben peşinden koşamıyorum.
Ne acılar besliyorum içimde
Şimdi ben ağlayamıyorum.
“But i fear tomorrow i’ll be crying,
Yes i fear tomorrow i’ll be crying.”