Zaman Çarkı döner ve çağlar gelip geçer; ardında efsaneye dönüşen anılar bırakır. Efsaneler solup söylenceye döner; söylencelerse, ortaya çıkmalarını sağlayan çağ geri geldiğinde çoktan unutulmuş olurlar. Üçüncü Çağ’da, kehanetler çağında, Dünya ve Zaman dengede durduğunda, puslu dağlarda bir rüzgar eser…
Kehanetlerin gerçekleşeceği zamandır bu. Zaman Çarkı, Çağların Deseni’nde bir ağ örmektedir; Dünya dolanan bir ağ, Dünyanın gözü kör edildiğinde, zamanın kendisinin bile ölebileceği bir zaman…
13 kitap olarak tasarlanan, fakat yazarı Robert Jordan‘ın vefatı üzerine yazma işi Brandan Sanderson tarafından devam ettirildiği için 14 kitap halinde yayınlanmış, efsanelerin efsanesi bir seridir Zaman Çarkı. Öncelikle, kitap sıralamasını yazalım:
0.Yeni Bahar (New Spring)
1.Dünyanın Gözü (The Eye of the World)
2.Büyük Av (The Great Hunt)
3.Yenidendoğan Ejder (The Dragon Reborn)
4.Gölge Yükseliyor (The Shadow Rising)
5.Göğün Ateşleri (The Fires of Heaven)
6.Kaos Lordu (Lord of Chaos)
7.Kılıçtan Taç (A Crown of Swords)
8.Hançer Yolu (The Path of Daggers)
9.Kışın Yüreği (Winter’s Heart)
10.Alacakaranlık Kavşağı (Crossroads of Twilight)
11.Düş Hançeri (Knife of Dreams)
12.Fırtına Toplanıyor (The Gathering Storm)
13.Geceyarısı Kuleleri (Towers of Midnight)
14.Işığın Anısı (A Memory of Light)
0. kitap mı olurmuş demeyin, bal gibi de oluyor. Aslında çoğu yazar olay örgüsünü tamamlamak için ara kitaplar yazmıştır-başlangıçlar da dahildir buna. Gelelim Zaman Çarkı nedir mevzusuna. Ne anlatır? Ne tarzdır? Sıkılır mıyım okurken? Çok uzun diyorlar okuyabilir miyim?
Öncelikle, Zaman Çarkı’nın bir fantastik edebiyat şaheseri olduğunu belirtelim, ve itirazsız bir biçimde kabul edelim. Bu serinin en büyük özelliği, detayı ve kurgusunun mükemmeliyetçi bir biçimde işlenmesidir. Serinin ana konusu ise şudur (ki ben 14 kitaplık yaklaşık 13 bin sayfalık şaheseri sizin için özet geçer gibi kısaltsam da, bunu sizler için yapacağım): Ejder ile Karanlık Varlık’ın savaşıdır. Seride belirtildiği üzere, bu savaş çağlar boyunca devam etmiştir zira Karanlık Varlık yok edilemez, Çark’ın bir parçasıdır. Ve Ejder de, sürekli yeniden doğar.
Burada Ejder olarak tanımlanan elbette bir insan. Kitaptaki adı Rand al’Thor. Ana karakterlerden sadece birisi. Rand’ın çocukluk arkadaşları Perrin Aybara ve Matrim Cauthon da diğer ana karakterlerden. Bilinmesi gereken diğer bir şey ise bizim büyü olarak bildiğimiz eylemin bu dünyadaki karşılığı Saidin ve Saidar. Gücün eril kısmına verilen adı saidin, dişil kısmına verilen isim ise saidar. Ne var ki saidar problemsiz bir biçimde yönlendirilebilse de, saidin Karanlık Varlık tarafından lekelenmiştir ve kullanan delirir. Bu yüzden saidin yönlendirme yeteneği olan erkekler Aes Sedai’ler tarafından ehlileştirilir (yani yönlendirme güçleri elinden alınır). Bahsi geçen Aes Sedai terimi ise saidar yönlendirebilen kadınlar için kullanılır. Bizim anlayacağımız biçimde Harvard mezunu büyücü.
Bütün seri yukarıda bahsettiğim 3 ana karakter üzerine kurulur. Tabii ki daha çok Rand üzerinden döner olaylar. Kitapta bu üç karaktere ta’veren ismi verilmiştir. Basitçe ta’veren Çark’ı etrafında bükebilen insanlardır. Kaderin etrafımızda şekillenmesi gibi. Ve karakterlerimiz, çağlar boyunca gelmiş geçmiş en güçlü ta’verenler olarak nitelendirilirler.

Zaman Çarkı kitapları genellikle en az 700-800 sayfa olduğu için doğal olarak okuması zordur. Fantastik edebiyata aşinalıktan fazlasını gerektirir. Okumaya başladıktan sonra sıkılma oranınız çok yüksektir. Fakat belli bir süre sonra olay örgüsüne hayran kalmaya başlarsınız, en küçük detayları görmeye ve onları takdir etmeye yönelirsiniz. Ülkelerin birbirleriyle ilişkileri, ülkelerin insanların belirgin özellikleri, düşmanlıkları, ticari ilişkileri, ülkelerin coğrafyaları, insanlarının karakteristik özellikleri… bunların hepsini detaylı olarak okuyacaksınız, ve inanın bir süre sonra keyif alacaksınız!
Kitap üzerine şahsi görüşüm, kitabın bir şaheser olduğu yönünde. Fanatik LotR hayranlarını dahi ağzı açık bıraktıracak bir kurguya ve karakterlere sahiptir. Bana göre gelmiş geçmiş en iyi seridir ve üzerine daha iyisinin yazılacağını zannetmiyorum.
Şöyle bir görselle yazımı bitiriyorum.
