Kim Ki-duk… Bu isim size tanıdık geliyor mu? Arirang, Zaman, Boş Ev gibi filmlere imzasını atmış Güney Koreli bu yönetmen 2020 yılında Covid-19 nedeniyle hayatını kaybetti ne yazık ki… Ardından pek çok ölümsüz eser kaldı geriye.
Kim Ki-duk’un yönetmenliğini yaptığı ve yakın zamanda izlediğim öyle bir filmi var ki o sakinliğine nazaran içimde fırtınalar kopartmayı başardı diyebilirim. İnsanın doğumdan ölüme kadarki yaşamını mevsimlerle ilişkilendirerek anlattığı bu film bir Budist tapınağı ve onun çevresinde geçiyor.
Budist bir öğretici (usta) ile öğrencisi (çırak) arasında kim zaman sessiz, kimi zaman da sesli geçen konuşmalar insanı birkaç saniye içinde derin düşüncelere sevk ediyor diyebilirim. Sessiz konuşma imkânsız gibi görünüyor olabilir ama onlar düşünce ve davranışlarla iletiliyor birbirlerine.
İlkbaharda minik insan kendisini ve doğayı keşfediyor. Doğadaki her şeyin birbiriyle ilişkili olduğunu ve bu muhteşem döngüyü öğreniyor. Çocuksu bir saflıkla yaptığı acımasızlıklar karşısında ustası ona hayatı boyunca unutamayacağı bir ders veriyor. Yaz mevsiminin gençlik ve yetişkinliğe adımı temsil ettiği bu dönemde yaşamı daha çok anlamaya başlıyor. Aşk, cinsellik, sahiplenme ve bağlanma duygularının ön planda olduğu görülüyor.
Biriken ve kontrol edilmeyen öfkenin beraberinde geri dönüşü olmayan sonuçlar doğurduğunu görüyoruz sonbahar bölümünde de. Burada öyle bir sahne var ki yıllar geçse de unutmayacağımı adım gibi biliyorum. Usta, ruhsal çırpınışlarını gördüğü öğrencisi için yere bir sürü isim yazıyor. Bu isimleri kazıyarak öfkesini atmasını istiyor öğrencisinden. Sabaha kadar bitiriyor verilen görevi. Sonrasında uyuyakalıyor. Uyandığında ise geride bıraktığı sadece öfkesi oluyor.
Kış dönemi ise insanın geçmişte yaptıklarıyla yüzleşmesi olarak karşımıza çıkıyor. Çok bilinmeyenli bir denkleme benzettiğim bu yapıt derininde çözülmesi belki de imkânsız olan bir sürü gizemi de beraberinde getiriyor.
Sonra yine ilkbahar geliyor; bir sürü sürprizi, bir sürü gizemiyle…
Bir göl üzerinde doğayla uyum içinde salınan bir tapınakta geçen bu film; insana varoluşunu sorgulatan, bir ustanın öğrencisiyle olan diyaloglarına tanık olduğumuz, öğretilerinin nedenini düşündüğümüz, zamanın doğa içinde sakin akışıyla eşsiz bir şölen sunuyor bizlere aynı zamanda.
Kapıların hep yeni başlangıçlara açıldığını görüyoruz, kusursuz bir döngü içerisinde…
Sinemanın büyülü sonsuzluğunda ölümsüz yönetmen Kim Ki-duk’u büyük bir saygıyla anıyorum…