Koza Mevsimi

Kapı önü eğer bir pencere olsaydı, oranın çiçeği olabilir miydi Asuman ya da kozasından çıkamayan kelebeği? Asuman, saksısının dışında ama tam da yanında oturuyordu. Yürüyemiyordu ama ilk saksıdan çıkışı değildi bu. 5 yıl önce babaannesini uğurlarken de çıkmıştı saksıdan. Yani…

Hapis

Oturduğum yerden başımı uzun süredir kaldırmadığımı fark ettim. Günün küçük de olsa bir bölümünü perdenin çiçekli dantelleri ardından geleni geçeni süzmeye ayırdım. Binalar, Birinci Dünya Savaşı’nı görmemesine rağmen çok eskiydi. İçindeki insanların bir kısmı yeni, bir kısmı ise taşınmaz gibi…

Encam

Her gün uyanış içerisinde Bir doğuş gerçekleştiriyorum insanca Her gece batar sanırız gök cisimleri Bin kez gerçekleşti hayatımda encam Batıya dön yüzünü güneş en tepedeyken Toparla gölgelerini Çiğne geçmişini ayaklarının altında Batır iğnelerini ve uyan rüyadan Batıya dön yüzünü güneş…

Balık Hafıza

Perdesiz oyun hayat, her sıkıntıda daralma! Yer gök olmuş insan, sığmaz arşa Camilerde artık ihtiyaca göre dünyada Taşlar konmuş yan yana, diyorlar musalla Avluda üç cenaze, artık pratik bir arada Daha ikindisi var, bekliyorlar sırada Ne zamandır görmedim Tijen’i, Müjgan’la…

Cinayet-20

Kullandığımız kelimelerin vurgusal değerinin günbegün değiştiğini biliyoruz. Değerini yitiren ya da gereğinden fazla anlam katılmaya çalışılan bu kelimelerin doğru kullanımları için ise etimoloji bilimini referans alıp doğru vurguyu hatırlamakta büyük fayda var. Tabii bu işe rasyonel yaklaşım gösterirsek biraz bocalayabiliriz.…

Gezginler

Kime derdim desem “Derdin ne?” derler Pirler Ve bir tebessümle süslenir çehreler Bilmez misin evlat? Derman ararken gönül pişer! Anadolu’nun tarlalarında rüzgârı arar dururum… Sorsam nerede eser yeller? Ya yüzdeki çizgilerden, derin yürektekiler Ya da kelamsız bir not defteri, viran…

Merak

Ben karanlık ortasında bir nokta Kendi hâlinde yaşayan bir karınca Öylesine gelmiş bir güvercinim Neyi neden yaşıyoruz hiçbir fikrim yok Sırf bunları merak ettiğimden yaşıyorum Dokunduğum her şeyin yandığı bir dünya Dokunduğum her şeyin kavruk görünen yüzleri Benim kaçtığım tüm…

Ay Bize Küstü

Aya bakıyorum Küçükken ağzının bir burun olduğunu düşündüğüm geliyor aklıma Sonra 32 yaşımda tekrar bunun doğruluğunu onaylıyorum Ay bundan yıllar evvel gülüyordu Ay artık sadece kızıyor Ay bana bakıyor. Şimdi gece saat dört Bi’ aya bakıyorum Bi’ toprağa dalıyor gözüm…

Kozalak

Kafasında tek bir soru vardı: “Annem acaba ne sever?” Hiç anne çocuğu olmamış kadar acemiydi. Bunu düşünmesi için belki önce bir anne kucağı gerekliydi. sekiz yaşındaydı. Ev ve okul arasında belki iki yüz belki de üç yüz metreden başka gittiği…

Şahları da Vururlar

Utanıyorum kimi zaman Kapağı açılmamış boş defterlerimden Kapılar açılıyor yeni yaşamlara, Gülen iki göz yetiyor uyanıp nefes almaya Hayat adil olsaydı karşılaşmazdı bunca insan Olmazdı yaşam Dünya’da filan Evrende aranan kara delik Başkentindedir paralellerin ve meridyenlerin Saatler ilerliyor yoksulluğa Saatler…

BİR KÜÇÜK NOT

İletişim: info@rihtimdergi.com

YAZI GÖNDER

Geçici bir süreliğine ekibimiz dışından gelen yazılar değerlendirmeye alınmayacaktır.

Detaylı bilgi için tıklayınız.