Gece yarısı uykuda, bir rüya gördüm ben,
Bir yolculuk başlamış, bilinmez diyarlara,
Gökkuşağının altında, bulutların ötesinde,
Rüya dedim, nereye götürür beni bu düşler?
Bir orman vardı karşımda, yaprakları altın sarısı,
Kuşlar şarkı söylerdi, melodisi huzur dolu,
Adımlarım sessizdi, ayaklarımda bir hafiflik,
Rüya dedim, bu alemde kaybolmak bir mucize.
Derken bir nehir çıktı, berrak sular akardı,
Suyun içinde yıldızlar, parıldardı gecelerce,
Bir kayıkla süzüldüm, suyun nazik kollarında,
Rüya dedim, bu yolculuk ne kadar da büyülü.
Kıyıya vardığımda, bir bahçe açıldı önümde,
Renk renk çiçekler, kokusu ruhumu sardı,
Bir çocuk geldi yanıma, gözleri umut dolu,
Rüya dedim, çocukluğumun masumiyeti mi bu?
“Hoş geldin,” dedi çocuk, “rüyanın ötesine,
Burada zaman yoktur, yalnızca kalbin sesi var,
Rüya değil bu aslında, gerçeklerin özü bu,
Kalbinle görürsen eğer, her şey sana aşikâr.”
Uyandım sabahın ilk ışıklarıyla birlikte,
Rüyamın izleri kalbimde, bir huzur içinde,
Rüya dedim, anladım, hayatın bir parçası,
Rüyalarda buldum ben, gerçeğin ta kendisini.