O adamı bir kenara bırakıp kendi sorunuma odaklandım. Bu otobüs neden sürekli ilerliyor ancak hiç mola vermiyordu? Neden kimse çıkıp “Biri şu otobüsü durdursun!” diyemiyordu? Buradan kurtulmak istiyorsam bu insanlarla anlaşabilmenin bir yolunu bulmalıydım. Her konuşmayı takip ettim, parça parça da olsa evet, hayır gibi kalıp ifadeleri öğrendim.
Anladığım kadarıyla burada birtakım yasaklar vardı ve bu yasakları çiğnemek de yasaktı. Örneğin bu otobüsten inmek yasaktı. Bir adamın bu yasağı çiğnediğine şahit olsam da bu hiçbir şeyi değiştirmiyordu. Neden otobüste olduğumu sorgulamam da yasaklanmıştı sanki. Kısacası düzene ayak uydurmam isteniyordu. Ben de öyle yaptım.
Bu insanların konuştukları dili öğrendim. İnsanların neleri sevip neleri sevmediğini öğrendim. Sevmek demişken, bu insanların birbirini aslında hiç sevmediğini, içinde bulunduğumuz şartlardan dolayı birbirleriyle vakit geçirdiklerine de şahit oldum. İnsanların korkularını gördüm aynı zamanda sevinçlerine de ortak oldum. Bütün bunları isteyerek değil böyle yapmam istendiği için yapıyordum. Benden bu otobüsteki şartları sevmemi ve bu yolculuğun tadını çıkarmamı istiyorlardı. Ben de onlara istediklerini verdim.
Yazıyı çok fazla uzatmayacağım. Çünkü yazı yazmak hoş görülen bir davranış değil buralarda. Tıpkı düşünmek gibi. Evet hikaye burada bitiyor ancak anlattığım bu yolculuk yıllardır devam ediyor. Daha ne kadar devam edeceğini de hiç kimse bilmiyor. Farkında mısınız bilmiyorum ama siz de bu otobüsün bir koltuğundasınız. Burada uyandığınızda sizin geleceğinizi bilen birileri vardı yanınızda. Büyük ihtimalle size çok yardımcı olmuşlardır bu otobüsteki kurallara uymanız konusunda. Hepimiz bizden beklenen şeyleri yapıyoruz. Nereden gelip nereye gittiğimiz meçhul. Burada kendimizi özgür hissetmemiz gerektiği söyleniyor. İşin acı yanı birçoğumuz gerçekten özgür olduğumuzu düşünüyoruz. Lütfen kafanızı kaldırınız ve otobüsün penceresinden gökyüzüne bakınız. Sizce gerçekten özgür müyüz?
-son-