Işıklı Fayton

salının gecesine yetişmeden inmeliyim zaman treni duvarlarda asılmış bekler ne vakit yorulmuş bir ışığa imrensem uçurumdur aydınlıktır tutup içine çeker başımda binbir tütünlü ruhsuz gelin ardımda kulağı sağır ordular bu yolda yürüyeceğiz kaybolanlar bu yol ki doğruluğun kalbinden küçük bir…

Hayata En Güzel Tutunuşum

Ah! Benim ceylan gözlüm, Ürkek kuşum, Hayata en güzel tutunuşum Ben seni kalbime mühürledim Boğazımdan senin adın yükselir ancak Bir seni bağırırım sesim kısılıncaya dek Bir seninle ağlarım çekinmeden, saklanmadan. En verimli yaşımsın sen benim, Eksilmeyen ve artmayan. Yatağımda gül…

Bir Aşkın Kısa ve Sancısız Hikayesi

Bir otobüs yolculuğuna çıkıyoruz Sen ve Ben En ufak bakışıkla bile örseliyorsun inceden, Köylere bakıyorsun çokça görüyorum Sen neyden nefret edersen Ben o duraktan bir önceki durakta iniyorum… Domates kurutuyorlar Manisa Dağları kıpkırmızı Ömrümün içinden geçiyor saçların zalimin kızı, Biri…

Benin Şiiri

Sen diyordu dünya Zaten gerisi mühim değildi Dünya bana sen diyordu Ben de ben sanıyordum kendimi. Önüme konulan aynalarda gördüğüme Aldanmakla geçiyordu hayat. Aldanışla dolu bir baş ağrısıydı yaşamak Belki geceleri uyurken hafifleyen. Ayaklarımın ucuna dayatılan yollara bakıp Ben mi…

Nasıl?

Anneciğim enternasyonal bir şiire nasıl başlanır? Bayram çığlığında burjuvaların, koyun mu olmalıyım? Dürtmeli miyim gecenin gündüze değen gözünü? Altın kaseden 14 ayar, İçmeli miyim gümüş benliğimi? Kozmik patlamalar yahut iri titanlar Bir şiirin koyu deminde hiçbir ırkla savaşmadan nasıl gidilir?…

Kaybolan Yılkı’ya

zaman kayıyor ayaklarımın altından bitiyor dünya dinlerseniz duyarsınız sessizliği dinlerseniz duymazsınız sessizliği keşke her şey rüya babam oluyor annem oluyor sen oluyorsun babam ölüyor annem ölüyor sen gidiyorsun hepsi göğün kuşağında bir renk ne kadar ağlayamıyoruz hala hayret efgan çatlıyor…

Ebrar-ı İkrar

Perçeminin tüllerine gözyaşı tutunmuş Uyan Bildirilmemiş zamanlarda faili meçhul yazıyor hüviyetin Niyaz etme naz etme kahır etme Hükmünü kaybetmeden haykır davetini Ve davete emr’olunansın “ol” deyince oldurandan Şimdi uslan Şimdi vakit devrana isyan ≈≈≈≈≈≈≈≈≈≈≈≈≈ Himalaya’dan uçan Alaaddin’in imbatına tutul Anka’nın…

İstanbul’un Penceresi

Bir penceresin İstanbul İnsanlar geçerken Martılar nöbet tutuyor vapurlarında Güneşin renginde Bir telaş Ve gölgeler Dolduruyor pencerenin önünü Bir açsa camlarını Kaçacak insanlar rüyalarından Bir gün daha bitiyor endişesi Doldurmuş şehrin manzarasını Ve güneş batarken Hep hüzün turuncunda Bir penceresin…

Bilmukabele

Behsat’a… Şehrin kocamış yalnızlığı birkaç beden büyük artık üstümde Seccadeli sefaletimin kördüğümü alelade hem körkütükçe Ellerimizin seması buluşurdu ayni teklikte ah ne yaman gerçeklikti o öyle la havle ve la kuvvete Böbürlenme aman böbürlenme Maazallah! Dönüverirsin anında harabeye Evelallah! Bulunur…

Şehrinden

Evime geldiğin yolları gözlüyorum Bembeyaz, karlar altında Tıpkı yüreğin gibi. Sahi hatırlar mısın yüreğini erittiğim günleri? İlk günlerde köşelere saklanırdın Ürkektin o günler. Artık güven duygusu sarmış dört bir yanını Gözlerinden öptüğün bir adam Almış ürkekliğini. Ben yine avuç içlerindeyim…

BİR KÜÇÜK NOT

İletişim: info@rihtimdergi.com

YAZI GÖNDER

Geçici bir süreliğine ekibimiz dışından gelen yazılar değerlendirmeye alınmayacaktır.

Detaylı bilgi için tıklayınız.