Derdest

 yağmurun hikmetini anlar gibi. ben düşerken gözünden melaikeler tutmuyor mermi etkisiyle çakılıyorum yerlere kimselere denk gelmiyorum öldürmek için. ey vicdansızlar sokak lambaları yıldızlara denk düşer mi bastırınca karanlık ürker mi kediler beklemek binlerce yıllık deliliği geldiğinde tutup sıkar mı kalbimi…

Küllerinden

Ayazındayım taşra kentinin Dört tarafım çevrili Dört tarafım kokun esen rüzgâr Hangi coğrafyanın iklimidir bu ciğerlerime dolup taşan Hangi dert son bulmuş Yaşınca geçen zamanla Kibrit kutusu kadar mutluluk payımıza düşen Bu koskoca hayatta. Bir kalem çiziği oldu her neyse…

Tablo

Sevmek bir ceylanı gerdanından Ve öpmek omuzlarına kadar. Bir orman ki sadece adı tekil İçinde binlerce öpücük biriktirir. Gözlerine yaklaşmak deniz kıyısında Ve taş sektirmek zamanın oyununda. Tüm zamirleri ve sıfatları yok etmek gerekir Sana seslenmek için sana koşmak gerekir.…

Notalar Sürgün

Yitik sevdalardan açar gerbera Bir kurşun alır gider başını, parmak özgürlüğünde Siyanür gibi yayılır coğrafyama dikta Çocuk yaşta hasret her şeye, bir tabut gömülür çocuk yaşta. Çığlıklar kulak tırmalardı önceden Ağız oynatanlar diş kaybediyor artık Piyanolar prangalı, notalar sürgün Ölüyor…

Pul

Zarf açıldı mı bir kere, Bu viran şehirden bahar geçer. Saman kâğıdından hallice mektubunun Satır aralarında karanfil kokulu serçeler… Bir hayattan bin hayat geçermiş de, Birinin izi silinmezmiş der gibi sözcükler. Kürk Mantolu Madonna’da Raif Efendi’ye “Hayat ve zaruretler insana…

Kara Bahtlı Caretta Caretta’lar

Yıkık bir kale önünde, Eller bağlı gözler açık Teslim oluyorum, Teslim olan her şeye. Kopup gelir fırtınalar, Karabahtlı ben severim birini Olur Kralın en gözdesi. Yakamoza baksam Ay düşer. Ölüme baksam çeker gider, Fırtına kopar, herkes gider Fırtına da gider.…

Sancı

Ben seni en sağanak yağmurda kaybettim Bir sis indi önce geceye Tüm tılsımları gitti sevmelerimin Azar azar Bir kar misali eridim önce Su olurum toprağına gelirim dedim Kardım eridim, gelemeden bittim Ben ki seni türkünün hüznünde kaybettim Ses yüksekti ağırdı…

Daima

gitmek daima gitmektir kalmak daima kalmak uzun bir yolculuk istersin bilirim ve bazen kimsenin bilmediği bir ormanda kalmak yollar heyecanlandırır kuşları arabaları takip etmeyi severler sen onları izlemeyi de seversin nereye gittiklerini sormadan uzun mektuplar yazmayı seversin bir de kartpostal…

Birleşme II

Yüzünde maske taşıyabilirsin Ama biliyorsun ki Teninin geri kalanı yoksun Pürüzlü, şeffaf ve taşıması zor Bu yüzden duymalısın İkimizin de sessiz olduğu an Beni çağıran o ses Vücudunun her yerinde yankılanıyor Belki karşı koymak isteyebilirsin Belki bir yerlerde saklanmak isteyebilirsin…

Böyle Biline

Son kelamım ata binmiş koşarken Derim deh! Ki değildir bu kanıtı Her şeyi bırakışımın Ağlatmaya gerek yok Anlatsam zaten kimse anlamayacaktı Birazdan geçeceğiz zamanı Hazırlayın uçamayan bütün kuşları. Körfezin ucundaki kaplumboğalara Bağlanmış halatlar geçiyor göz önünden. Dimethyltryptamine çare değil ölüme…

BİR KÜÇÜK NOT

İletişim: info@rihtimdergi.com

YAZI GÖNDER

Geçici bir süreliğine ekibimiz dışından gelen yazılar değerlendirmeye alınmayacaktır.

Detaylı bilgi için tıklayınız.