Sessiz Saçmalıklar (XXXVI – XXXIX)

-Vol.36- İnsanı bir başkasının anlamaması kadar normal bir şey yoktur. Lakin, insan kendini anlayamazsa işte orada sıçmış demektir. Kelimelerle ifade edemeyip anlamlandıramadığım sıkıntılar var. Sürekli boş boş bakmak nedir bilir misiniz? Hayır tabii ki bilmezsiniz, çünkü bilseydiniz şimdi bir çoğunuz…

Böyle Biline

Son kelamım ata binmiş koşarken Derim deh! Ki değildir bu kanıtı Her şeyi bırakışımın Ağlatmaya gerek yok Anlatsam zaten kimse anlamayacaktı Birazdan geçeceğiz zamanı Hazırlayın uçamayan bütün kuşları. Körfezin ucundaki kaplumboğalara Bağlanmış halatlar geçiyor göz önünden. Dimethyltryptamine çare değil ölüme…

Bir Bilinmeyenli Hikâye

Bir bilinmeyen, ışık tutabilir mi geleceğe içindeki onca hikayeyle? Saydam bir hayat, diyorum, cam fanus içerisindeki bir tiyatro değil midir? Gözler önüne serilmiş yaşamlar… Doğmak ve ölmek; bugünlerde yaşam, bu iki noktanın arasında bir doğru oluşturamayanların gölgesinde varlığını sürdürüyor. Gölgeler…

Ihlamur Kasrı

Ihlamur Kasrı, İstanbul’un karmaşasından bunaldığınızda gitmek isteyebileceğiniz en güzel yerlerden biri. Beşiktaş ile Nişantaşı arasında kalan yer, etrafı kalabalık ve gürültülü olmasına rağmen yüksek duvarları sayesinde dışarıdaki sesi engelleyen bir yapıya sahiptir. Dışarıdan bakıldığında sıradan bir yer gibi gözükse de…

Günden Güne Çoğalan

Irmak dökülürdü kirpiklerimize Öylesine, birdenbire Sabır çektik yıllarca, tespihlerimiz uçsuz bucaksız Ve bir hayat kurduk, Dünden bugüne çoğalan Oyunsuz, tuzaksız. Beş yıl sonrayı düşündük, iki göz oda Şimdi beş ay sonrasındayızdır İkimizin. Patika bir yol vardı Ucunda yıllanmış yaşanmışlık Olan…

Sümbülde Lale

Yurt dışından gelip, vatanıma kavuşmanın özlemiyle ilk bulduğum eve taşınmış, biraz zorlansam da zamanla alışmıştım. Merdivenlerde selamlaştığım, adını bile bilmediği insanların evime ellerinde tabaklarla geliyor olması sağlamıştı bunu belki de. Yalnız olmak genelde iyidir ama bir kahve bile sohbeti olmadan…

Kirmende Sıla Gezer

Firdevs pencere dibindeki somyanın ucuna eğreti oturmuş, kirmeniyle yün eğirirken ara verip kefen parasını saydıktan sonra çıkınına sarıp, kuşağına sıkıştırıyor. “Neyse,” diyor. “Yarın öldüğüm yok ya. Yeniden biriktiririm.” Ara sıra dışarıdan sesler duyuyor, merakla kafasını kaldırıp geçenleri tanımaya çalışıyor. Gerçi…

Bir Kolomb Hatırası

Geç kaldım, evreni yüzümden başlayıp rötuşlamaya acıyı bir doğum lekesi gibi kondurmaya, alnımın günahsız çizgilerine. Neşterini ciğerimde unutmuş olmalısın cerrahsan eğer yahut hükümlü bir ressam, kusursuz güvercinler uçur tuvalinden avuçlarıma, çaresi yok tam da burası eksik bir cümle, kansız bir…

Basamak

“Unutmak geleceğe adım atmanın ilk basamağıdır.” Bu sabah hiçbir şey olmamış gibi ayağa kalktı. Sanki uyumamış, sanki alarm çaldığı için uyanmamış, öylece belirmişti yatağında. Gözleri güneşi fark ettiğinde ruhu bedenine geri dönmüş gibi duruyordu. Sanki biri şalteri kaldırmış ve başlamış…

Yeni Gelecek

Gelecek, kabuğu sert bir meyve gibidir. Kabuğunu açmayı başarmadan tadına varmamız imkânsızdır. Üstelik doyurucu bir meyve midir yoksa zehirli midir, bunu bile bilmiyoruz! Şu an yaptığımız şey ise, deneyim ve tecrübelerimizi biriktirerek uçlarını daha sivri hâle getirmek. Tecrübelerimiz hiç olmadığı…

BİR KÜÇÜK NOT

İletişim: info@rihtimdergi.com

YAZI GÖNDER

Geçici bir süreliğine ekibimiz dışından gelen yazılar değerlendirmeye alınmayacaktır.

Detaylı bilgi için tıklayınız.