Knut Pederson adıyla Norveç’te dünyaya gelen Knut Hamsun’un otobiyografik izler taşıyan bir garip romanı, Açlık…
Çocukluğundan itibaren zor bir yaşam süren bu adamın durağanlığa hiç kapılmadığı söylenebilir. Daha küçük bir çocukken bir rahibin yanına eğitim alması için verilmiş, bu ağır şartlar altında dört sene kadar dayanabilmiştir. Daha sonra çeşitli yerlerde çalışmak için çabalayan Knut’un önüne hayat hep gitmesi gereken yollar çıkarmış ve o da bu yollara düşmekten çekinmemiştir.
Hakkında sadece bunları ve genç yaşında içini kaplayan yazma arzusunu bilince bile Açlık pek çok soruyu cevaplayan bir kitap. Kitabın her sayfasında adının hakkını verdiğini ve okuyucuda ana karaktere yönelik yoğun hisler yarattığını söylemek lazım. Zira kitabı okurken insan kendini bazen onun adına üzülmüş, bazense ona son derece sinir olmuş olarak buluyor.
“Yumruğunu yemedikçe kimsenin bırakıp gitmediği o garip şehir Kristiania’da aç açına sürttüğüm günlerdeydi…” diye başlıyor birinci bölüm. Yazar olmak için bütün benliğiyle çaba gösteren, son derece yoksul bir genç anlatıyor hikâyeyi. O kadar çok reddedilmiş ki artık halinin bitik olduğuna emin fakat hala hayatı “yaşamaya” dair bir istek içinde. Eline geçen azıcık parayla yemek alıp bir yerlerde oturarak uzun uzun düşünüyor çoğu zaman. Gerçi eline para geçmesi zaten oldukça nadir gerçekleşen bir olay. Yazma girişimleri genelde başarısızlıkla sonuçlanıyor, şevkiyse nadiren kırılıyor.
Neredeyse hiç arkadaşı ve parası olmayan bu yalnız yazar öyle gururlu ki bazı sayfaları okumak zorlaşıyor. Bu gururu en iyi özetleyecek nokta yayın evinin ona vermek istediği parayı bile kabul etmemesi ve dahası, eline geçen kuruşları dilenciye vermeye çalışmasıdır kuşkusuz. Dilencinin de okuyucu kadar şaşırdığı bu girişime başka nasıl bir anlam yüklenebilir?
Hep bir arayış içindedir yazar, umudunu kaybetmez, nadiren umutsuzluğa kapılınca da bunu güzel bir manzara ya da çekici bir kadınla unutacak kadar romantiktir. Zaten kitabın yazıldığı dönemde ülkede toplumsal gerçekçilik akımı hakimdir, fakat gerek dili gerekse içeriğiyle Açlık bu akıma karşı çıkar ve toplumdan yazarın kendisi kadar kopuk bir karakterle ilerler. Bir ilk romana göre oldukça büyük başarı elde eden kitap Knut’un hayatının dönüm noktalarından biridir ve yer değiştirmeyi savunur.
Genç yazar sürekli dibe batıp geri çıkmaktadır. Tam anlamıyla açlıktan ölmek üzereyken de, eline birazcık para geçtiği zaman da gençliğin ve karakterinin verdiği gamsızlıkla aklı beş karış havada ve plansızdır. Yarını düşünerek değil de sadece hayaller kurarak yaşadığı söylenebilir.
Kitabın ani gelişen kısa sonuysa 158 sayfalık bu hikâyenin özeti niteliğindedir aslında.