Yolcu

Uzayda yolculuk eder ışık hızı ışık, yolu çok meteorları aşar, gezegenlere çarpar gemi değil ki rotası olsun deli değil ki taşı olsun. ne olacak bu sarmaşık aşar karanlıkları yeniden doğar yorganları ört üstüme sevgilim karanlıklara dal ve bir çiçek bul…

Miş

barolar, baronların sözcüsü imiş yerde sürükleyen, sürüklenen imiş sütten ağzı yanan yoğurt üfler imiş zengin züppesi bundan bihaber imiş dağ fare doğurmuş o kutlanır imiş kaymakam vali beyler seyreder imiş altı yüz boğaz mecliste mebus imiş millete kör sağır ite…

Reenkarnasyon

En başa dönelim Her şeyin başlangıcına Hiç kimsenin olmadığı boşluklara Bir kadehe yıldızları dökelim Şaşırsın karanlık Patlasın işte bir şeyler Her şey dağılsın etrafa Bütün hikâyeler böyle başlar Farz edelim ki yıldızlar gerçekten kuyruklu Gezegenlere çarpa çarpa ilerliyorlar boşlukta Sen…

Boşlukta Süzülüyorum

 Bir boşlukta süzülüyorum Bulutlara çarpa çarpa göğü deliyorum Süzülmek deyince düşmek mi gelir akla Evrene mi düşmek bu beni atmosferden atan Yoksa gözlerine çekilen bir kalem miyim neyim Sen misin benim evrenim Karanlığım ve güneşim Yıldızım toz bulutum Sen…

Şahları da Vururlar

Utanıyorum kimi zaman Kapağı açılmamış boş defterlerimden Kapılar açılıyor yeni yaşamlara, Gülen iki göz yetiyor uyanıp nefes almaya Hayat adil olsaydı karşılaşmazdı bunca insan Olmazdı yaşam Dünya’da filan Evrende aranan kara delik Başkentindedir paralellerin ve meridyenlerin Saatler ilerliyor yoksulluğa Saatler…

Devirdaim

Bahar başlangıcı, yutulan her kalp ilacı. Çıkarın kalbimi verin ellerine, taşıyamaz artık ağır gelir bu yük o yüreğe. Dört mevsim yaşadım, dördü de sen. Şiirlerime satır yetmiyor artık, satırlarım şiirlere sığmaz. Ellerimde çarpıntı, yükseldikçe; yükseldikçe daha sert düşüyor insan yere.…

Dört Duvar

Siz şimdi dört duvar oldunuz Kapısız. Ne girilebilir içeriye yeniden Ne de çıkılabilir karanlığınızdan Ben bugünü yas ilan ettim üzerimde tonlarca veda Size ulaşmak namümkün Size ulaşmak, sokakta bir veba. Anlıyorsunuz ya hastayım Devasız Deva siz. Yıllar telaşlı geçiyor, yıllar çabucak Hani en çok…

Olmasaydı Sonumuz Böyle

Böylelikle bir devrin sonuna geliyoruz Kandırıldık sanırım. Sarayda bir soytarı, güldürür durur ahaliyi Atlar şaha kalkar Şah, mata giden yolda dürzü Hangi oyundu bu ilk piyonların öldüğü? Yeşilin bir para rengi olarak anıldığı memlekette yaşıyorsanız eğer Ağaçlar ölmeliydi zaten kahrınızdan…

V III

v23 Mum, dans, yılbaşı, kar, sen ve ben… v24 Mektup gönderdin Onlarca Altı çizili satırlarla dolu şiir kitaplarının arasında. Buna sahip olmak, benim için mutluluğun en güzel tarifidir. v25 Sen bana bir sığınaksındır, Uyku görmediğim günlerde. v26 Dizlerin uyku madenim.…

Birinci Sonbahar

Bir divaneyimdir şimdi, aşkınla yanıp tutuşan O gözler eskisi gibi bakmıyor ya! En çok da o yüzden gökyüzü olurum Ve… Toprak ıslanır. Varla yok arasında gidip geliyorsun, sevgilim Bir açıp bir kapatıyorsun kollarını Bu kaçıncı hüzün? Bu kaçıncı özleyişim yollarını.…

BİR KÜÇÜK NOT

İletişim: info@rihtimdergi.com

YAZI GÖNDER

Geçici bir süreliğine ekibimiz dışından gelen yazılar değerlendirmeye alınmayacaktır.

Detaylı bilgi için tıklayınız.