Bir buçuk şekerli çaylar

Parke taşlarında başkentin Adım adım senin izlerin Sen yürüdükçe ben sana koşuyorum Herkesin aksi bir istikamette kendine yürüyorsun Özlediğin kendine, yüreğine Gözlerimiz değiyor birbirine O vakit zaman dursun isterken Kırk sekiz saat sayıyorum Masada ellerin ve çay bardakların Bir buçuk…

İpuçları Bıraktım

İz bıraktığın her insanla kavgalıyım. Bensiz birlikteliklerin “Büyük deprem sonrası İstanbul’u”nun manzarası gibi. Onlarca cümle yazdım, içi sen-ben dolu lav Üstünden geçtiği her yer ateş. Farklı şehirlerin yalnız insanlarıydık Ortak noktalarımıza bir çizgi çektim, doğru olmadı. Geometrik kusurlarını gözardı ettim…

Sizli Kale’m III

11. Siz yaz uygulamasıyla eklenen 60 dakika, ben sizi geçemeyen yelkovan.   12.  Siz Marmara’nın en kutsal adası, ben seferli vapur.   13. Siz okyanus olun, ben uçak olup derinlerinize düşerim.   14. Siz keşfedilmemiş geceleri aydınlatan sokak lambası.  …

İki Yakası Aşk

Bu şehir sırılsıklam İki yakası bir araya gelmiyor Ve biz tam ortasındayız kış yağmurlarının İliklere kadar donduranından Sarılmamız lazım gel buraya Gökyüzü kupkuru Az önce ağlamış bir kadının rahatlığında Ve yanaklarından akan gözyaşlarını silecek kadar hazır Şehri avutuyor bir de…

Tebessüm

Yüzümü çevirmiştim, içimi yakan gözlerini görmemek için. Derin bir nefes aldım ve çıktım odadan. Sanki bütün olanları unutmak mümkünmüş gibi bu eşikten geçip gidince. Kapıyı sertçe kapattım, kalbimi de aynı şekilde ona kapatabilmek dileğiyle. Neden böyle olmuştu hala düşünürüm ara…

İhtimal

Ağyar ! Bir boş bırakılmışlık kattı hüznün bardağıma Bu gece de çevirmedin tuttuğum kadehe derdiğim acıları. Karla karışık yağmurdan, griden ve Balkanlardan gelen soğuktan bıktım. Görüyorum Efruze, Sen de bitapsın, sen de bıktın. Gece sisli yüzünü bekletmeden mahzenlerde, Sevmiş fıtrat…

Umulmadık An

alnım çatlıyor yere düşüyor gönlüm nerede kaybettiğimi bilmeden duymadan anlamadan görmeden bekliyorum en ummadığın anlarda içimde bardaklar kırılıyor kuyularım dolup taşmakta. piç çocuklar ceplerimde atıyorum hepsini kuyu içlerine hediyeler dağıtıyorum koşun ölümsüzlük ellerimde. kan kusan gözümden ağrıyan dizimden bıkıyorum kendimden…

Kırık Nesnelerin Tiyatrosu

Kırık nesnelerin tiyatrosu bu hayat dediğimiz şey. Bencilce, ahmakça, bir savaş sonlanacakken atılan bombaymışçasına İnsanı insan yapan her şeyden yoksunca. Her ihtimali sevebilenlerin hikayesi bu biraz da. Biz sonlandık yani seninle bir görevdik, başarısız sonuçlandık. Gezegendik belki, çıkarılmışız gezegenlikten sonra…

Sizli Kale’m II

6 Siz, biz olmak istediğinizde; ben yine ben olurum. 7 Siz kapitalist olun, devrim yapayım. 8 Siz kırlangıçlar gibi haber edecekseniz sabahı, ben çay olup dökülürüm bardağınıza. 9 Siz tavşan adasındaki tek bitki örtüsü, ben her gün aynı şeyi yemekten…

Benli Kalem

Kainat koymuşlar hançereme Genişledikçe genişliyor terliyorum. Teorin var mı bu konuda sevgilim Atlar ölüyor, kuşlar ölüyor, ben ölüyorum. Sızıyorum Süleyman’ın asasından Bir kurt kemiriyor içimi gıdıklanıyorum Kudüs bitti mi? Öyleyse tamam. Süleyman düşüyor, ben düşüyorum. Sonra, hasret şirk koşuyor varlığına…

BİR KÜÇÜK NOT

İletişim: info@rihtimdergi.com

YAZI GÖNDER

Geçici bir süreliğine ekibimiz dışından gelen yazılar değerlendirmeye alınmayacaktır.

Detaylı bilgi için tıklayınız.