Daha küçücük birer bebekken, Fred adındaki yetişkinler tarafından güvenlikleri için anne ve babalarının yanından alınıp Fredkent’e getirilen çocuklardan biri olan Rosi, geçen on iki yılın ardından küçük kardeşi Bobo ve diğer çocuklarla birlikte ailelerinin yanına geri gönderileceklerini haber alır. Bir yandan yıllar sonra gerçek evlerine, gerçek anne ve babalarına kavuşacakları için heyecanlanırken bir yandan da alıştıkları hayatı ve Fred anne-babalarını bırakacakları için üzülüp endişelenen Rosi, yeni evlerine vardıklarında endişelerinde pek de haksız olmadığını görür. Yıllardır ayrı kaldıkları yuvaları hiç de beklediği gibi değildir, gerçek anne ve babaları da öyle. Fredler tarafından, diğer tüm çocuklar gibi, sonsuz bir anlayış ve şefkatle büyütülen Rosi, gerçek anne ve babasının ona düşman gibi davranıp şiddete başvurmaktan hiç çekinmediği bu ürkütücü yerde küçük kardeşi Bobo’yu korumaya ve gerçekte neler olup bittiğini ortaya çıkarmaya kararlıdır. Ne var ki gerçekler on iki yaşındaki bir çocuğun anlayamayacağı kadar korkunçtur.
Özgün adı “Children of Exile” olan 307 sayfalık roman geçen ay GO! Kitap tarafından dilimize kazandırıldı. Goodreads puanı 3.84 olan kitap serinin ilk kitabı ve yazarın The Shadow Children, The Missings, The Pallace Chronicles ve Under Their Skin olmak üzere 4 serisi daha var. Bunlar çevrilir mi bilmiyorum ama Sürgün Çocuklar nispeten daha yeni bir seri, bu yılın eylül ayında baskısı yapılmış.
İlk okunduğunda kafa karıştıran ve ilgi çekici olan arka kapak yazısı yüzünden kitaba çok daha büyük beklentilerle başlayabilirsiniz. Kardeşini korumaya çalışan daha 12 yaşındaki bir ablanın gözünden anlatılan kitap biraz da çocuk olmanın ne demek olduğunu da anlatıyor. Ailesi tarafından sevilmek istenen bir çocuk. Kitabın başlarında ütopya gibi Fred Kent’ten ayrılmak zorunda olan en büyüğü 12 yaşında olan çocuklar için yeni gittikleri, asıl yuvaları olduğu söylenen yere ulaşmak tabii ki de zor olacaktır.
Kitap yaşı ilköğretim civarında olan çocuklar için biraz fazla şiddet içeriyor bana kalırsa. Hiç bekledikleri gibi karşılanmayan çocuklara karşı yapılan şiddet, şiddetin sözlüsünün bile yasak olduğu yerden gelen küçükler için şok etkisi yaratıyor, keza okuyucu için de öyle. Sayfalar ilerledikçe bir şekilde artan gizem son sayfalara kadar sürüyor ama yeterince tatmin eder mi, işte bu beklentinize kalmış biraz.
12 yıldır neden evlerine gidemediklerini Fredlerin “çünkü orası tehlikeli” demeleriyle yetinmeyen tek bir çocuk var, Rosi’nin eski arkadaşı Edwy. Fakat karakter üzerinde çok durulmamış, sadece Rosi’nin ve okuyucunun sormasını istediği soruları sorması için yazar tarafından koyulmuş bir karakter, daha sonraki kitaplarda ön plana çıkabilir izlenimi veriyor. Sadece Rosi üzerine odaklanılmış tek karakterli bir roman olması, eksik yanlarından biri. Farklı karakterler ile hikayeyi ve yarattığı dünyayı renklendirse belki çok daha akılda kalıcı bir roman olabilirdi.
Sonuç olarak şiddet konusunda en büyüğü 12 yaşındaki çocukların olduğu bir kitaba göre eli biraz bol davranmış yazar. Sorduğumuz soruların hepsine cevap bulamasak da okuyucu olarak en azından Fredlerin ne olduğunu öğreniyoruz. Biraz daha detaylı bir dünya yaratabilseydi, biraz daha fazla karakterle ballandırsaydı hikayesi eminim çok daha güzel bir seri başı olurdu. Fakat ilk kitap olduğu için giriş niteliğinde sayılır ve bir sonraki kitabı merak ettiren bir sona sahip. Spoiler vermek istemiyorum, ne söylesem kitapla ilgili muhtemelen bir şeyler çıkarırsınız, o yüzden eğer biraz daha farklı bir şey okumak istiyorsanız ve bir çocuğun gözünden okumak size sıkıcı gelmeyecekse, tavsiye edeceğim bir kitap Sürgün Çocuklar.