Dağ

Koca dağsın, niye karşı gelirsin? Yol ver geçeyim, neden sinirlisin? Yeryüzüne mıh, belki ondan ötesin Yüceden yüce vardır, niye kibirlisin? Dünya yükü ağır, bilirim Sen de isyan edersen, biz neyleyelim? Bir fani mi, fazla geldi sana, bileyim… Ömür kısa, yük…

Senin Peşinde

Yıldızlar kıvrıldı Güneş yağmur tanelerini vurdu Gökkuşağı özgür kaldı Bugün nasıl var olduğumuz ortaya çıktı Cern patladı Kimse duymadı Dua edilmişti dün Bugün gerçekleşmedi Zaten böyledir hayat Zamanında istemezsen olmaz Ellerim üşüdü Tırnaklarım kırıldı Ankara ayazında Nefesimi hissettim boğazımda Sen…

Bir Sana Bir de Bana

Bir ses yetecek dünkü hayata Dünkü hayatımda bana uzaklığın bir nefes Daima Secret Garden çalıyor fonda Damarlarım daha hızlı kan pompaladığında Yani bir hasret atışı Aniden devrilmesi gözlerinin Dudaklarıma tebessümler bırakan Bir kadın geçti kirpik uçlarımdan Sahiden dönülür mü bunca…

Kaftan

Hüzünleri pul yapıp, işlerim kaftanıma tanelerini… Işıltısı evrendeki yıldızlar misali. İşleyene sor, işlemek ne zor… Kaftan sırtımda yük mü, mertebe mi? Taşıyana sor, anlamak ne zor… Büyüklüğü kadar yere sürünür, Yürürken tutmasını bil çamura bürünür, Yüreğinin atışını göğsüne, yaşını sildiğin…

Sonu Jazz’a Uzanan Nehir

Arala çeperlerin ardındaki sır yeşilini. Gündüz ile gecenin el ele verdiği tepede yalnızım. Oysa biraz matematikle, çarpardım aydınlığı sonsuz kere karanlıkla. Sıfır. Mazereti yok dağların denize paralel gidişinin ya da bir kuşun uçtuğu göğü bilmesinin. Bir. Karnı beyaza çalan kır…

Eyalet

Bu gece bir varoluş düştü göz kapaklarımdan Gerçeküstü yaşamın kuytu diyarları Boyut atlamış ışık süzmeleri -Hayal dünyası, karşılıksız çekidir bir insanın- O gece bir yok oluş öptü dudaklarımdan. Ben zifiri karanlıklarda doğdum yeniden Saatleri, bir kadının kirpiklerine dizdim Duvarlar da…

Mor Gecenin Arzuhâli

suyun vurulduğu yerden doğar güneş olmadık zamanlarda büyüdük olmayan zamanlara hasretiz mucize bekler iken gerçek görülmüyor takat yok, takat yok, takat yok ne varsa tezgah üzerinde, tenimdedir çekilen şu mil, gözümdedir ah bu nedir? ölümün dehşet-efşan güzelliğinden sıyrılıp açıldığımız bu…

Sus

Kimseye nerede olduğumu söyleme, dedi Söyleme. Geç kalan mektubu da söyleme Yatırmadığım faturaları da söyleme. Kuşlar gelmiş bahçeye, dalları kemirmiş Söyleme Yoksulluk ve yoksunluk arasındaki ince çizgiyi irdeleyecekler Bırak kendileri bulsunlar Söyleme Söyleme ki öğretici olsun zaman Ay olsun geceye,…

Karmaşa II

Yağmurla gelen bir ağırlık var son günlerde. Kaçınılmaz sonu biraz öteye taşırken, Bir de tozu kiri alıp götürdüğüne inandıran… Değişimin korkusuyla atılan tereddütlü adımlarla Yürümeye alışkın olduğun yollarda Önünü seçmeyi zorlaştıran… Mevsimin değişimi, Düzenin ve de ani bir çıkmazlar silsilesiyle…

Boş Düzah

Kamer devranı çalıyorum dombıramı, Giryan kalıyor geriye, bir tek giryan. Dahası boş cennet, boş düzah, Dem akıyor zulmette, şem perişan. Bir içtenliktir, yazılıyor nameler, Seher vaktine, yâd ediliyor zerrin kadeh çiçekleri. Baran başlıyor derken gürleşiyor yaseminler, Gitmelere soyunuyor ve kırılıyor…

BİR KÜÇÜK NOT

İletişim: info@rihtimdergi.com

YAZI GÖNDER

Geçici bir süreliğine ekibimiz dışından gelen yazılar değerlendirmeye alınmayacaktır.

Detaylı bilgi için tıklayınız.