Kulağımda “Kalk yavrum, kalk!” sesleri. Aralanan göz kapaklarımın arasından seçebildiğim iki kafa. Öndeki, gecenin bir yarısında uykumu bölmenin mahcubiyetini güleç yüzüyle örtmek isterken minik zeytin gözleriyle komik görünen anneannem; arkadaki ise, karakteriyle bütünleşmiş, yıllardır her baktığımda bir anlam çıkarmaya çalıştığım…
Döngü
Babamın eli diken gibi. Neden böyle? Ellerime batıyor. Çekmek istiyorum elimi, ağlıyorum ama izin vermiyor. Arabalardan mı korkuyor? İşte şimdi kucağına aldı, böyle daha iyi. Babamın saçları kıvır kıvır. Parmaklarımı saçlarının içinden geçirmeyi çok seviyorum. Vuuu… Vuuu… Babamın kafası çok…
Düşsüzler
O günlerde sizi ilk defa el ele görmüştüm. Çok üzgündünüz. Belki görebileceğim en masum kendinizi yaşıyordunuz. Ulu orta savurduğunuz ağız dolusu küfürlerinizden eser yoktu. Sessizdiniz. Birbirinizin omzuna yaslanıp siyim siyim ağladığınızı bile gördüm. Beni de çok sevdiniz o günlerde. Aranıza…
Durmak Yok
– Deli! Deli! Çocuk, yere çömelmiş kadının arkasından başörtüsünü çekiştirerek arsız arsız bağırmasına devam etti. – Kulakları küpeli! Eşarbının bir ucu ağzında olan kadın, dişlerinin sıkıldığı, çenesinin kasıldığı durumdan çıkarak bağırdı: – Git, gelme onların yanına! Yerdeki sarı kahverengi yaprakların…
Kan Kokusu Çekti Köpeği
Biraz önce teyzem yanımdaydı. Anneme götürmem için siyah bir poşet uzatıyordu bana. Dışarıdan sesler gelmeye başlayınca teyzem tahta kapıyı açıp yalın ayak dışarı fırladı. [Yoksa bir şey mi yakalayıp çekti onu? Bilmiyorum.] Bir ışık patladı kapının arkasında. Ne olduğunu anlamak…
Cebimdeki Babaannem
İstiklal Caddesi’nin etrafındaki dar sokaklardan birinde otururduk. Beş katlı bir apartmanın, duvarlarından sıvaları dökülen, rutubet kokulu bodrum katında. Başımızı küçük pencereye kaldırdığımızda sokaktan geçenlerin ayaklarını görebiliyorduk. Bir sabah, tanımadığım insanlar evimize doldu; bana hep “küçük adamım” diyen babaannemin telaş ve…
Körebe
Yüzü cama, sırtı bulunduğu ortama dönük oturtmuşlardı Fulya’yı, altında bir plastik sandalye. Gece geç saate kadar kimse konuşmadı onunla. Ayağa kalkmak yasaktı; o yüzden aşağıda akıp giden hayatı göremiyordu kalın pencere pervazından. Karşı taraflarda görülen birkaç uzun binaya göre yedinci…