Güneşin gözünü araladığı bir pazar. Mutlulukla çok fazla ilişkisi olan bir pazar kahvaltısı… Rutinimiz hiç değişmez. İki haftada bir ikizimle birlikte göl kenarına gideriz. Aramızdaki tek fark parmak izi değil. O sanatsal resim çekmeyi sever ben manzaraya göz aralayıp kitap…
Peri Kanatlar
Küçük badem gözlerinin bal sarısı, bir parça hüzün bir parça tedirginliğe teslim oldu vedalaşırken. Yediye anca ulaşmış yaşının iki katı kadar vedaya maruz kalmıştı. “Sevgi Teyze diş perisi badem şekeri bırakmıştı ya onları sen ye ama sakın şişko Hamdi’ye verme!”…
Vapurdaki Kız
Akrep on ile on bir arasına kapaklanmış, yelkovan ise buçuğu seçmiş. Son seferin bitmesine yaklaşık sekiz dakika var. Gözlerim şapkaya dolan paralara kayıp duruyor. Kapanış için özgür bırakıyorum çellomu. Son şarkı müesseseden… /Ele güne karşı yapayalnız, böyle de olmaz ki.…
Kördüğüm
Selin’in hava durumu: “Balkanlardan gelen yoğun yalnızlık sebebiyle yağmurlu” Sıradan bir çarşamba. Haftanın en sevmediğim günü. Çarşamba aynı biraz siyahtan çalmış, biraz beyazdan kapmış gri gibi. Tatile yakın değil, hafta başı hiç değil. Ortalıkta kalmış, tarafsız, kararsız… Tıpkı babam gibi.…