“Yirminci yüzyılda üç yazar; huzursuzluğumuzu, acılarımızı ve korkularımızı en iyi şekilde dile getirdi. Bunlar Pirandello, Kafka ve Borges’tir.”
–Leonardo Sciascia
O güne kadar burnuyla oldukça barışık bir hayat sürmüş olan Moscarda’nın yaşamı, karısının bir gün onun burnunun eğriliğinden dem vurmasıyla alt üst olur. O güne kadar bunu ufak bir kusur olarak görmüş, üstünde de pek durmamıştır Moscarda; gelgelelim onun için bir daha çoğu şey eskisi gibi olmayacaktır. Karısı bunun farkındaysa, başka insanlar onunla ilgili nelerin farkındadır, kim bilir?
Hâl hatır sormak için yanına gelenlerin bile burnuna bakmakta olduğuna emindir artık genç adam, üstelik kimi zaman bunu onlara açıkça sormaya çekinmez. “Sağa doğru hafif yamuk, görmüyor musun?” diye sorar, burnuna niye bakması gerektiğini anlamayan ahbabına. Kelimeler hedefi bulur ve ahbabı o andan itibaren onun burnunu müthiş önemli bir sıkıntıymış gibi incelemeye başlar. Fakat işler bununla bitmeyecektir.
Karısının basit bir yorumuyla başlayan bu sorgulama, Moscarda’yı alıp bambaşka yerlere – benliğinden, kendisinden ötelere götürmeye başlar. Başkalarının kusurlarını çekinmeden yüzlerine vurduğu gibi artık yalnız kalmaktan – her türlü insan ve aynadan uzakta, yalnız kalmaktan- başka bir isteği yoktur adeta. Her soru yeni bir soruyu doğurur ve Moscarda merak etmeye başlar, dışarıdan görüldüğü insan değilse kimdir ve bunu nasıl bilecektir? Her geçen gün kendisine daha da yabancılaşan birisi kendisini nasıl bulabilir? Gözlerini açtığında olduğu kişi o ise kapadığındaki kimdir?
Bireye ve varoluşa dair her sayfada dile getirdiği yeni sorularla ve bu soruları soruş biçiminin enfesliğiyle Biri, Hiçbiri, Binlercesi için yazar Luigi Pirandello’nun kara mizahını başarıyla yansıtan bir eser olduğu söylenebilir. Dahası, her bir monologdan ve akabinde gelişen olaylardan sonra Moscarda’nın vardığı sonuçlarda, yerinde psikolojik tahliller yatmaktadır. Kendisi olayları analiz etmeyi seven bir karakterdir ve benlik arayışının temelinde bu durum önemli bir rol oynar. Sahip olduğu bilinci, gerçekliğini, kimliğini ve her şeyini sorgulamaya devam eder böylece, ta ki…
Kafkavari üslubu, okuru yer yer güldüren ve sıkça kendi hayatıyla ilgili sorgulamalara sevk eden konusuyla Biri, Hiçbiri, Binlercesi, Pirandello’nun son romanı olup yazılışı on seneden uzun sürmüştür. Doğrusu, 200 küsur sayfa olmasına rağmen her sayfada durup düşünmeyi gerektirdiği için okuması da zaman alacak, ancak buna değecek bir eserdir kendisi. İnsan olduğunu düşündüğü kişi midir, diye sorar ısrarla; yoksa dışarıdan göründüğü kişi mi? Ya bir başkasıysa? O zaman ne yapmalı?
Sayı: 59