Demlik
538 Articles0 Comments

Demlik bölümüne gelen yazıları yayımlar.

Zaman Yok

Zaman Dayanmış zamansızlığın sınırına Bekliyor Düşmeden önce Dakikalar da geçmiş olabilir Saatler de Zaman düşüyor Yere mi bilinmez Göğe desen hiç değil Geriye aksa anlaşılmaz İleride ne var meçhul Zaman Zaman dedikçe Daha mı hızlı akar Denenmek ister Zaman, zaman,…

Koşullu Zaman

Şimdi otursam seninle neler anlatırdım neler üstelik bir çırpıda. Şimdi gelsen sarsam kollarını ağrıyan yerlerime diner yalnızlığım ve temmuz sancılarım. Şimdi sen gelsen böğürtlen toplasa ellerim diner dudaklarımın kırmızı susuzluğu ve içindeki şubat soğukluğu. Gelsen yürürüm seninle dev çınarların gölgesinde…

Hiç Gördün mü

Hiç gördün mü Kayan yıldızı Dilek tutulmadan Hiç gördün mü doğan güneşi Karanlık dağılmadan Her sevilen sevene bağlı Her an Aşk! Günü geceye Seni bana bağlayan Yazan: Hamza Ali Korkmaz Sayı: 38

Gökyüzü Çocuklarındır

Bir oyun oynayalım seninle O tertemiz ellerinle Gözlerini kapa yavrum Ve bildiğin tüm sayıları say Gözlerini açtığında Bitmiş olsun savaşlar Gelmiş olsun eski yerine O masmavi gökyüzü Yıldızlar ve ay Gözlerini açtığında Havada uçuşsun yine Rengârenk kelebekler, Çeşit çeşit uçurtmalar Ve…

Siyah

Livane’ye Gürültü kesildi, Cızırtılı şarkılar çalıyor meyhanede Bir de mezeci Osman’ın sesi. Yarım duble sonra ben de kopup giderim, Şehrin gürültüsü gibi. Beklenti yaratan şarkılar Bekleyenleri olmayanlar için Hep en son çalar meyhanede. Kapatıyor Osman sipariş faslını Gencecik yaşında sefil…

Zam’an Sen

Kurulmuş, zamansız bir saat ve içine konulmuş koca bir evren En durağan, durağansızlığı yaşıyor ruhun, bedenin ve gözlerin… Varlığının gerçeği, zamana hapsolma hissi ‘senlerin’, Senin bağımlılığının, senden bağımsızlığından ötürü Mutluluğun, öfken, sevincin ve sitemin! Zamanın eskittiği, geçersiz kıldığı, anlamsızlaştırdığı düşüncelerin…

Uçamazsın

Ben gidersem boynu bükük kedileri kim doyuracak sabahtan Karanfil leylim ellerim Çiçekleri kim sulayacak Küser nane Sonra aşk merdiveni Sofra bağdaş kurmuş bekleyince beni Sana ada çayını kim getirecek Ben gidersem kapının dibinde Çocuk kalır mı ki Kim oynayacak onlarla…

Son Hikâye

Gecenin sabaha karşı vaktiydi. Çoğu kez bu vakitlerden birkaç dakika öncesinde uyuyordu. Sevmiyordu. Kuşların dırdırıydı, köpeklerin hav havıydı… Uyutmuyordu. İki elini kafasının altında birleştirmiş tavandaki girintileri sayıyordu. Sayma işi bitince… -Şşt beni dinleyin. Şu yazar bozuntusu tuvalete kaçtı. Sıkışmış olmalı,…

Mas-an

Sizce kırmızı neden kırmızı? Sandalye neden orada duruyor? Yeri değişse daha iyi olmaz mı? Ya o masa! Üzerine konan onca yükü istiyor mu gerçekten? Ustası şekillendirirken, ağaca sormuş muydu masa olmak isteyip istemediğini? Eziyetini anlatmış mıydı? Bir masa olmanın başka…

Gün

(Hayattan geriye kaç gün kalır? Gidenlerden kaç hayat?) Nemli kirpiklerinin aralığından ışıldayan bir çift ela göz… Göz aklarının yerini almış sapsarı bir ovadan bakıyor etrafına. Bakıyor, bakıyor… Öyle bir bakış ki yüz yıl, bin yıl baksa bu tabloya asla bıkmayacakmış…

BİR KÜÇÜK NOT

İletişim: info@rihtimdergi.com

YAZI GÖNDER

Geçici bir süreliğine ekibimiz dışından gelen yazılar değerlendirmeye alınmayacaktır.

Detaylı bilgi için tıklayınız.