Yağmur yağıyor, Arap kızı camdan bakıyor,
Kimse de sormuyor, yağmurun cazibesi mi sarıyor?
Bilinmiyor, çok bilinmeyenli bir denklem var aşikâr.
Gökyüzünden yeryüzüne kadim yağmurlar yadigâr…
Uzaklık, dünya ve ebedi âlem arası uzaklık.
Kuraklık, ağlamayla kalmayan gözyaşları.
Kalp barındırır en gürültülü sessiz çığlıkları.
Yağmurların annesini geri getireceğine inanan bir Arap kızı.
Ati, hayal edilen, üzerine inşa edilen demek,
‘Çocuklarım vatansız kalmasın’ edasıyla şehit düşülen demek.
Uzaklık, dünya ve ebedi âlem arası uzaklık.
Vatan, ati ile bugün arasına yuva olmak demek…
Anne, çocuğuna bugün ile ati arasına köprü kuran demek.
Arap kızı, kaldır mağrur başını…
Annen bir dua uzaklığınca yakınında.
Şehadet şerbeti ona en tatlı bal, üzülme.
Kolları açık, daha bir sevgi dolu.
Sana gülümsüyor.
Uzak zannetsen de Arap kızı.
Uzakta değil annen.
Dokunsan sarılacak, gülsen kahkaha atacak.
Uzaklık, dünya ve ebedi âlem arası uzaklık.
Şehadet olunca, dua ile sağlanır yakınlık.
Halep sana şerbet olsun diye,
Şehadet şerbeti içti annen, üzülme.
Yazan: Mustafa Necati Çoban