Yoros kalesi İstanbul-Anadolukavağı’nda, boğaza hâkim bir tepede yer almaktadır. Kale 13-14. yüzyıllarda inşa edilmiştir. Cenevizlilere ait olduğu düşünülse de Doğu Roma İmparatorluğu’na ait olup Doğu Roma’nın zayıf olduğu bir zamanda Cenevizliler tarafından fethedilmiştir.
Kalenin çoğu yeri yıkılmış olsa da iç kısımdaki kulelerin bazıları hâlâ iyi durumdadır ve duvarlarında Yunanca yazıtlar bulunmaktadır.
Kalenin adı çeşitli söylentilere dayanılarak tahmin edilmektedir. Birincisi; kutsal yer anlamına gelen “Hiero”dan geldiğidir ki bana göre düşük bir ihtimal. İkincisi; antik çağda Zeus’un sıfatı olan, uygun rüzgârlar anlamına gelen “Ourios”tan geldiğidir. Üçüncüsü ve bana göre en doğrusu; dağ anlamındaki “Oros”tan geldiği düşünülmektedir.
Kale İstanbul’un fethinden hemen önce, 1391 yılında, Osmanlı İmparatorluğu tarafından Cenevizlilerden alınmıştır. Kalenin en gösterişli yeri çifte kulelerdir. Kuleler 6-7 sıra tuğla örgüsü üzerine 3-4 sıra çeşitli kesme taşlarla örülerek inşa edilmiştir. Aynı sistem kalenin birçok yerinde kullanılmıştır. Bazı kulelerde ise sistemin farklı olduğu gözlemlenmiştir. Uzmanlar bunu “ya farklı dönemlerde yapılmıştır ya da çeşitli restorasyonlar görmüştür” diye yorumlamaktadır. Doğu Roma dönemine ait ayakta kalan tek kale olma özelliğini taşır.
Kalede yapılan araştırmalarda neredeyse her gün bir eser ortaya çıkarılmaktadır. Bu zamana kadar bulunan eserler; bronz havaneli, hamam taşı, çini, taş gülle, ölçü kabı, venedik camları, sikkedir. Yapılan kazılardan bu eserlerin günlük kullanım araçları olduğu ortaya çıkmıştır.
Yoros Kalesi’nde ne yazık ki bir gece hırsızlık olayı yaşanmıştır. Olayda 661 tarihi eser çalınmıştır. 2018 yılında hırsızlık hakkında soruşturma başlatılmış olsa da hiçbir sonuç alınamamıştır. Her zamanki gibi eserlerimiz ne yazık ki büyük bir ihtimalle yurt dışına kaçırılmıştır.