İSTANBUL’UN İLK CAMİSİ
Çoğu kişinin her gün önünden geçtiği fakat sıradan bir cami olarak gördüğü bu yapı İstanbul’da yapılan ilk camidir. İstanbul Galata’da bulunan cami, 15 Ağustos 717 yılında yapılmıştır. Cami İstanbul’un ilk camisi olma özelliğini taşır. İstanbul’da ilk ezan bu camiden okunmuştur.
Cami İstanbul kuşatması sırasında yapılmıştır. Emevi kumandanlarından Mesleme Bin Abdülmelik İstanbul’u kuşatmış, şehri alamasa da Galata’yı fethetmiştir. Sonra Bizans ile anlaşma yaparak burada Arap mescidini inşa edip ibadete açtırmıştır. Endülüs’ten göç eden Müslümanların bu cami etrafına yerleşmesi sonucu Arap Camii adını almıştır. 7 yıl kadar cami olarak kaldıktan sonra Şam’da çıkan isyan nedeni ile ordu Şam’a giderek burayı boşaltmıştır. Bunu fırsat bilen Dominiken papazı ve rahipleri burayı kiliseye çevirmiştir. Şimdiki minare olarak kullanılan çan kulesi o zamandan kalmadır. Buraya Cenevizliler San Paola kilisesi adını vermiştir. Cami İstanbul’un fethine kadar bu isim ile anılmıştır.
Camideki en büyük değişim 1731’de çıkan büyük İstanbul yangınlarından birinden sonra olmuştur. II. Mustafa’nın eşi ve I. Mahmut’un annesi Saliha Sultan tarafından tamir ettirilmiş, genişletilmiş ve şadırvan eklenilmiştir.
Cami çeşitli restorasyonlar görmüş olsa da aslına sadık kalınarak yenilenmiştir. Caminin avlusundaki kabir, bazı sadık rüyalara göre Hz. Mesleme’ye aittir. Doğruluğu tartışılır çünkü aynı isimde Şam’da da bir türbe bulunmaktadır.
Restorasyonlar sırasında caminin zemininde Cenevizlilere ait mezar taşları ve mumyalanmış iskeletler bulunmuştur. Bu iskeletler İstanbul Arkeoloji müzesinde sergilenmektedir.
Mimari açıdan çok farklı bir yapıya sahiptir. Bu farklılığın sebebi önce cami olarak inşa edilmesi ve kiliseye dönüştürülüp sonra tekrar cami yapılmasıdır – dışarıdan farklı bir görünüme sahiptir.
Camiyi üç kat hâlinde 70 pencere aydınlatmaktadır. Cami dikdörtgen şeklindedir. Ahşap tavan, 22 ahşap sütun ve dört duvarına oturtulmuştur. Barok üslubunda bir mahfili vardır. Kürsüsü Sokullu Mehmet Paşa Camisi’nden getirilmiştir. Caminin mihrabı kıbleye dönüktür ve kilise duvarına yerleştirilmiştir. Mihrabın solundaki küçük mihraplı oda Mesleme hazretlerine ait çilehanedir. Minaresi çan kulesinden çevrilmiş dikdörtgen şeklindedir.
Her gün yanından geçtiğimiz fakat Müslümanlar için ne kadar değerli olduğunu bilmediğimiz bu mabet, Şişhane’den Karaköy’e inerken Galata’da uğranılacak en önemli yerlerden biridir. Benim de “İstanbul’da gezilip görülecek yerler” listemde bulunmaktadır.