Dergimizin yirminci sayısı ile sizleri selamlıyor, keyifli okumalar diliyoruz. ÖYKÜ Ağustos’tan Bize Kalanlar… – Uğur Can Bazı Hatalar Mükemmeldir – Ege Yılmaz Payiz – Özgür Andaç DEVAMLI ÖYKÜ – KÖŞE Sessiz Saçmalıklar (V-IX) – Ferhat Nehir Sizli Kale’m V – Y.…
Rıhtım: Sayı 17
“Yaşamak bir ağaç gibi tek ve hür ve bir orman gibi kardeşçesine.” Nazım Hikmet’in anısına… *** Dergimizin on yedinci sayısı ile sizleri selamlıyor, keyifli okumalar diliyoruz. ÖYKÜ Balo – Serkan Üstündağ Cumartesi Gecesi – Furkan Sönmez Dolma Kalem – Rezzan Zeren Mesnetsiz…
Dahası Sevmelerin
İnsanların kendi gürültülerinde, Son ses çalan şarkımı duymamalarını seviyorum Balkonda üflemeyi çirkinlikleri Deliresiye sarhoş olmayı Yitmeyi Kalem ve kağıt olmadan şiir yazamamamı seviyorum Ve en çok da insanların, yazdığım şiirleri duymamalarını seviyorum Susmasından kalemimin Küsmesinden şarkılarımın Kirlenmesinden duygularımın Korktuğum kadar…
Bugün de Gitme
Bekle… Hala… Orada mısın? Dinliyor musun sözümü ısrarla? Beklemeye devam edecek misin? Gel… Hiçkimse bilmeden gelmelisin Sisli sabahların içinden Kendini göstermeden, sessiz ve sakin Yıpranmış sayfaların anlattığı hikayelerdeki gibi Sevginin doğduğu yerden Güneşin doğduğu saatlerde girmelisin evime. Altını çizdiğin cümlelerin…
Geçmeyecek Ama Bitecek
Geçmeyecek ama bitecek. Göreceksiniz. Hangisi geçti “geçti” dediklerimizin gösterin. Gösteremezsiniz. Ama her şey kendi lâyığını bularak bitti. İnancımız geçmedi ama kişiye özel bitti. Sevmekten asla vazgeçilmedi ama her gün yüzlerce kişinin solundaki sevgi bitti. Unutmak hiç geçmedi ama hatırlamak terk…
Gelen Musibet
Sağa sola sallanan bir avize kalıntısı ile karşılaştı odaya girdiğinde. Yerde ip parçaları, açık pencereden fırsat bularak içerideki kağıtları uçuran bir rüzgar, açık kalmış bir televizyon ve yırtılmış fotoğraflar vardı odada. *** Meltem, annesinin ölümünden sonra okulunu bırakıp markette kasiyer…
Bir buçuk şekerli çaylar
Parke taşlarında başkentin Adım adım senin izlerin Sen yürüdükçe ben sana koşuyorum Herkesin aksi bir istikamette kendine yürüyorsun Özlediğin kendine, yüreğine Gözlerimiz değiyor birbirine O vakit zaman dursun isterken Kırk sekiz saat sayıyorum Masada ellerin ve çay bardakların Bir buçuk…
İpuçları Bıraktım
İz bıraktığın her insanla kavgalıyım. Bensiz birlikteliklerin “Büyük deprem sonrası İstanbul’u”nun manzarası gibi. Onlarca cümle yazdım, içi sen-ben dolu lav Üstünden geçtiği her yer ateş. Farklı şehirlerin yalnız insanlarıydık Ortak noktalarımıza bir çizgi çektim, doğru olmadı. Geometrik kusurlarını gözardı ettim…
İki Yakası Aşk
Bu şehir sırılsıklam İki yakası bir araya gelmiyor Ve biz tam ortasındayız kış yağmurlarının İliklere kadar donduranından Sarılmamız lazım gel buraya Gökyüzü kupkuru Az önce ağlamış bir kadının rahatlığında Ve yanaklarından akan gözyaşlarını silecek kadar hazır Şehri avutuyor bir de…
Yalnızlık esaret midir?
Bir güz yağmuruyla başlar bazı hikayeler. Sabahın sessizliği her çöktüğünde kente, son bulur çoğu. Kırgınlık çözüm değil, kızgınlık hakim yorgunluklarımızda. Yalnızlığa, birçok vedaya çözüm diyorlar zaman için. Haberi var mıdır zamanın böyle gereksiz klişelerden. Toprak su çektikçe kokar ya hani,…