Enfarktüs

1. dur korkma ve sarıl sehpada can çekişirken celladının mırıldandığı şarkıya. hatırla göğsünü yarıp fışkıran narı nasılsa çekilir deniz yürür beynine bitirim kan pıhtıları. 2. kızarınca yüzün baban enfarktüs yere düşünce ekmek dökülünce dişlerin göğe doğru çünkü yerçekimiyle müttefik med…

İhbarlar ve Asılsız Haberler

ellerimizle tuttuk kanayan tüm damarları yolları biliyorduk ve tutabildik tüm çıkışları ihbarlar ve asılsız haberler bizim kentin çocuklarıydı sevilmeyen herkes bir parça asılsız yaşamdı ihbarlardan biri geçiyordu frekanslardan tuttuk birini kulaklarımızda ve ağladık onun için tüm gece o ağladı frekansın…

Kafamın Yapı Taşları

Kimsesiz miyim? Hayır. Çay koydum içiyorum şimdi Karalanmış dizelerim var Yaralanmış bir zihnim Düzgün yazmayan bir dolma kalemim. Boşluğum zirve yaptı yine Düşüncelerim paraşütle iniyor Ve hep olduğu gibi yanlış yere. Kuru nane yaprakları ne de güzel kokuyor Belki her…

Şimdi Memleket

Bir sessizlik aldı götürdü canları “Sanki gökten kan yağıyor” Bir ümitsizlik, bulut gibi çöktü tepemize Tırnak içlerim kanıyor. Elleri bağlı bir hükümlü şimdi memleket Kendi toprağında gurbet hisseder Her köşesi zaptedilmiş Bu yerdekiler kan değil, Binlerce insandan bir hasret. Zannedersem…

Kutulu Şiir

ne varsa döküldü kutu içinde sustu kapattı gözleri gün doğdu-battı bensiz dışındayken var olan her şeyin kavram-ı zaman mavi çöp poşetinde kutunun içindeyim bilmiyorum dersen kurtulursun gök kuşağından ve yıldırımdan ve şimşekten atmosferde yükselen sera gazından sığınıp sana geldiğim zaman…

Vicdan

Tarihin tekerrür ettiği bir vakit Issız ve yeminli serpilmiş kelimeler, cümlelere. Mistik düşünceler kurulu beyin, Karmaşalar ve vicdan. İçinin sesini açtı insan. Dokundu küçüklükten izi kalan yaralarına, Anladı var olanı ve olmayanı. Geleni gideni kazıdı antika gramofona, İltimas tanıdı aynadaki…

Gelemeyiş

Sana yazdım, Günler aylara sonra yıllara vurdu Sana seni yazarken bitti mürekkebim de Sen yine gelmedin Üzerimizden kaç bahar Ve kim bilir kaç aşk geçti Gökkuşağının altına denk geldik mi bilmem Ama aynı havada soluklandık seninle Ve aynı güneşte ısındı…

Tahmin Bile Edemezsin

Hiçbir gökyüzü yetmez anlatmaya Saymaya kalksak yıldızları Teraziler kaldıramaz bu ağırlığı Bu yalnızlığı. Bir yağmur damlasının Toprağa ulaşması Çiçeklere kavuşması Gibi koştum sana. Nasıl anlatılır Bir kez ayağa kalkmanın Bin kere düşmeye bedel olması. Sevdiğimiz kadar varız bu dünyada…

Tuval

Oturdu ressam Bir elinde palet Oval bir çehre kullandı Dudakları ciddi Bıyıkları seyrek ve sarı Burnu kemer Yaşadıklarını sıkıyordu Gözleri görmesi gerekenleri görmüş Çizgiler anılarını anlatıyordu Saçları uzun ve seyrek Geçmişi gibi arkadan bağlamış. Baktı ressam Gülmeyen bir adam Yorgun…

Çiçekli Fistan

1. bir çocuk çiçekli fistanıyla yaşamaktan bahsetti; müebbet uykulardan, pekiştirilmiş küf  kokan ellerinden karanlık şehrin, bir çocuk; gövdesinde karanfiller yetiştiren. 2. felaketler ayırdı akşamüstüne yakın büfeler ekmek poşetleri içinde, hiçbir kuşluk vakti dünyanın sonuna varmadı gitti diye hayıflandım bir soluk.…

BİR KÜÇÜK NOT

İletişim: info@rihtimdergi.com

YAZI GÖNDER

Geçici bir süreliğine ekibimiz dışından gelen yazılar değerlendirmeye alınmayacaktır.

Detaylı bilgi için tıklayınız.