Sahi Yapraklar?

Şimdi Eylül değil Ve yapraklar da yok yerlerde basamam İlkbahar arefesinde boğum boğum olan gözyaşlarım içimde saklı Düşlerim eskiden Peter Pan’ın hikayesi gibi idi Şimdi ise karanlık bir zindan gibi Nasıl kalkacağım üzerimdeki enkaz ağır Diyor ya “yorgunsun, akan sudan”…

Dört Duvar

Siz şimdi dört duvar oldunuz Kapısız. Ne girilebilir içeriye yeniden Ne de çıkılabilir karanlığınızdan Ben bugünü yas ilan ettim üzerimde tonlarca veda Size ulaşmak namümkün Size ulaşmak, sokakta bir veba. Anlıyorsunuz ya hastayım Devasız Deva siz. Yıllar telaşlı geçiyor, yıllar çabucak Hani en çok…

Girizgahta Tükenen Şiir

mümkinatı yok! bu gidiş, büyük bir batıştır. gemi kayıp, kaptanı yok ölüm girdabında son tur şimdi. son bir kez daha diyen bir çocuk gibi hür değildim. son bir kez daha sevseydim dört nala koşardı belki o zaman ağlardı gözlerim, o…

Olmasaydı Sonumuz Böyle

Böylelikle bir devrin sonuna geliyoruz Kandırıldık sanırım. Sarayda bir soytarı, güldürür durur ahaliyi Atlar şaha kalkar Şah, mata giden yolda dürzü Hangi oyundu bu ilk piyonların öldüğü? Yeşilin bir para rengi olarak anıldığı memlekette yaşıyorsanız eğer Ağaçlar ölmeliydi zaten kahrınızdan…

Kendimi Seninle Tamamladım

Bir sessizlik var Yalan yanlış her şeyi getirir akla Öyle ki düşünmek zor Öylesine tırmalayıcı bir sessizlik Yılların götürdüğü bir hayat bu. Biz, adını koyamadığım Ya da koymak istemediğim hayat gerçeklerinin Kurbanı olduk. Hiç ölür müydü bulutlar? Kan kırmızı boşalır…

Beşinci Şimdilerde Ve Sonralarda

Çokça zorluklar tükettik Bazenlerde bizden verdik Ne kadar yoksak, o kadar soldu günler Çoğu zamanlarda birdik Kaderimizdi vazgeçemeyişler Ne kadar varsak, o kadar emindik Hergün başka yaşadık sevmeyi Başka başka anlattık birbirimize, istedik ki yitirilmesin Şimdilerde ve sonralarda Biz olabilmek…

Öte

Çirkin Tuco, çirkin elleriyle çirkin yüzünü örttü. Çirkin gözlerinden, çirkin gözyaşlarını akıttı. Milyon kere çirkinliği bedenine almıştı. İntikam için bir adamın peşine düşmüştü. Çirkin Tuco, bir adamı cezalandırdı, onu çirkin bir çölde, çirkin susuzluğa itti. Boş bir kavanozun camdan çeperi.…

Kül

Şimdi tüm çiçeklerimi lodosa bıraktım Uğradığım tahribat ağır Çiçeklerim kayıp, belki de öldüler Kapandım dizlerimin üzerine Dileyeceğim affım da yok isteyeceğim bir şeyim de Nefesimi kesen saniseleri hesaplayıp yaşamaya çalışıyorum Boğazımın tam orta yerinde duran bir boğum var Beni boğacak…

Polis Telsizi Cinayetleri

Polis telsizine takılmış bir cinayet kurbanıyım Ritüel uğruna bileklerinden kesilmiş et parçası vücudum Kim ne kadar dokunduysa taşıyor ruhum izlerini Sahi ölmeseydim ne olurdu? Başımdaki adam sordu bu soruyu Ben bile cevap veremedim Uyuşturucudan bembeyaz kesilmiş parmak uçlarım Bedenim üşüyor,…

Yolu Kesen Nehirler

Ben diriyken göğü kazdı kuşlar Kemikler düştü tepeme. Koşarken düşüp sıyrıldı usum, Yadıma düştü bir seher vakti Gidip kustum, Her ne varsa umuda dair. Kavimler helak oldu benimle Not ettim görünenleri ellerime Kan damlıyor bak tufan peşimde. Denizler yükselirse uçacağız…

BİR KÜÇÜK NOT

İletişim: info@rihtimdergi.com

YAZI GÖNDER

Geçici bir süreliğine ekibimiz dışından gelen yazılar değerlendirmeye alınmayacaktır.

Detaylı bilgi için tıklayınız.