Dönmek nedir? Nereye aittir insanın ruhu, nereye salmıştır köklerini, nerede bulmuştur huzuru? İnsan nereye dönünce yakalar kaybettiği hayallerini, düşlerini? Savrulurken modernite çarkının belirsizlik uzamında, kimlere satmıştır, nerede bırakmıştır özünü, benliğini? Nasıl uzaklaşmıştır kendinden, varoluşun bilgeliğinden? Kaybettiklerini geri almak için mi yoksa hiç sahip olamadıklarını kazanmak için mi kurgulamıştır hayat senaryosunu? İyi bir yalancı mı nitelikli bir tiyatrocu mu olmuştur sahnesinde? Rol yapmak için mi takmıştır maskesini, rolden uzaklaşmak için mi? Her yeni kimlikte yeni bir kişilik kazanmış mıdır ya da dayatılan çoklu kişilikler arasından bilinçli bir seçim mi yapmıştır kendine yakışan?
Boşlukta kapladığı hacim kadar mıdır sınırları insanın, yoksa muğlaklaşmış mıdır diğerlerinin sınırları içinde? Zamansız mıdır ruh-beden ikilisi? Meydan okur mu, baş kaldırır mı lineer akan zamana? Yoksa reddedip çizgiselliği, uzaklaşır mı biçimsellikten? Hep geride bıraktıklarını hatırlayıp anda kalanları öteler mi fark etmeden? Sözde bilinç sahibi insan, hiç merak eder mi yolculuğundaki algısal dönüşümü? Düşer mi tuzaklara, egonun tekillik savaşlarına? Unutur mu yaşananları, devam edebilir mi hiç olmamış gibi?
Karmaşıktır insan, anlaşılmazdır, henüz kendi kimliğine yabancı olan… Kendi özünden uzaklaşmışsa bir kere, zordur başa dönmesi, ne yaparsa yapsın bulamaz aradığını. İçindedir aradığı, orada tüm varlığıyla dağ gibidir de döner durur eteklerinde, yoktur patikası çıkamaz yükseklere. Bu nedenledir ki bilmez hiç dönmeyi, ait hissetmeyi. Tamamlanmamış, tamamlanamaz, tam olamazdır insan. Sahi kelimenin tam anlamıyla tariflemeye kalksam, nedir insan?
Sayı: 62