İstanbul’un kapalı elleri arasında şiirim
Bakışları pembe açmış bir çiçek
Gözleri bir çift yağmur, rengi kahve
Sağ elinde üstadımdan kitap umutlu
Aklında benden esen rüzgarlar sevinçli
Arıyorum şehrime yağan sarı yağmurlarda
Günler koşarken gözleri kapalı kapım önünden
Solgun birer insan benzi gibi duvarlar
Kaldırımlarda duran ifadesiz fotoğraflarda
Hasatsız geçen güneşli mavilerden mektuplar
Yaşım üzerine eklenmiş yirmilik içinde
Rastladığım bir mısrada duruyordu öylece
Gülümseyince gelen baharlara yakındı
Şehrime yağan sarı yağmurlar kokusu
Düşen ıslak umutlarımdı topladığım
Bulamıyorum mısralarımda seni
Sokakta bir köpek çığlık çığlığa
Adın şiirimde ağır yaralı bulunacak
Bütün kelimeleri karalayacağım sonra
Usulca kitaplarımda büyürken yalnızlık
İstanbul’un kapalı elleri arasında şiirim
Üsküdar rıhtımında bir kahve aydınlık
Çaylar bardaklardan boşalıyor denize
Gözlerim gözlerini arıyor bulutlarda
Terk edilmiş bir şileptir şimdi içim
İstanbul’un kapalı elleri arasında şiirim
Bakışları pembe açmış bir çiçek
Gözleri bir çift yağmur, rengi kahve
Sağ elinde üstadımdan kitap umutlu
Aklında benden esen rüzgarlar sevinçli
İstanbul’un kapalı elleri arasında şiirim
Kuş sesleri bahtiyarlık şimdi Bayrampaşa’da
Çıplak ayaklı ağaçlara çarpmış saatlerde
Dönerek düşüyordu düşlerin kirpiklerinden
Esenler’e varmaya yakın dikildiğin garda
Bulamıyorum mısralarımda seni
Şüphelerim kaldırılmamış afişlerde
Ağlamaklı ellerin kayıp omuzlarımda
Söylenmemiş türkülerde geziniyorum
Saçlarından kopardığım mısralarla
Adresini soruyorum sokak fenerlerine
Kollarımdan tutuyor aydınlık sıkı sıkıya
Korkmadan geçiyorum saparak şoseden
Perdeleri dokunuyordu bana, evinin
Kapını çalıyorum umarak saat beş
İstanbul’un kapalı elleri arasında şiirim
Bakışları pembe açmış bir çiçek
Gözleri bir çift yağmur, rengi kahve
Sağ elinde üstadımdan kitap umutlu
Aklında benden esen rüzgarlar sevinçli
Yazan: Abdulkadir Sevinç