Gözlerimi sımsıkı kapatırsam bunların biteceğini düşünmekten kendimi alamıyorum. Başımdaki ağrı öylesine kuvvetli ki onu söküp atabilmek için mümkünse bir daha bir şeyler düşünememeye bile razıyım. Arkada çalan Zeki Müren şarkısı bile beynimi rahatlatmaya, birazcık da olsa acımı hafifletmeye yetmiyor. Bu acıyı hafifletmek için basit bir bilgisayar dokümanına düşüncelerimi yazmak beni rahatlatır mı? Sanmıyorum. Ama belki birazcık yardımı dokunabilir.
Bugün başımı ağrıtan sebep neydi?
Her zamanki gibi günümün tamamında aptal insanlara yaptıkları şeylerin aptalca olduğunu anlatmaya çalışırken beni aptal zannetmelerinden aptalca bir haz almam mı? Sanmıyorum, cümle çok karmaşık gelmedi değil mi? Yoksa sen de mi aptalsın?
Her gün görmek için binbir uğraş verdiğim uzun boylu esmerin hala beni fark etmemiş olması mı?
Hadi canım, bu seni ne zaman üzebildi ki?
En son ne zaman başkası için üzüldüğümü de hatırlamıyorum zaten. Çevremde benden başka kimsenin olmasını istemiyorum, çünkü hiçbiri benim yanımda olabilecek kadar iyi değiller. Etrafımdaki kişilerin adeta benliklerini ezip, kendilerine güvenlerini yerle bir ettikten sonra onları teselli etmeye çalışıyormuş numarası yapacak kadar adi biri olmamın konumuzla bir alakası olabilir mi?
Neden şimdi başlasın ki?
Yataktan kalkıp ağrı kesicimi almalıyım artık. Kafamın içinde dans eden milyonlarca bakteri, beni delirtmek için olanca güçleriyle saldırıyorlar. Hızla ayağa kalkmayı planlayıp bir hışımla harekete geçmeye çalışıyorum ki, 95 yaşındaki ninemden daha yavaş hareket ettiğimi hissediyorum. Tanrım, bu hızla nasıl yaşayabiliyor?
Ayağa kalkınca oluşan baş dönmesi hissinin gözümü kapatıp 2-3 saniye bekleyince geçmesini umut ediyorum. Gözümü yavaşça açıp mutfağa doğru ninemin adımlarıyla ilerliyorum.
Bu evi de hiç benimseyemedim zaten, mimarı kör olmalı. Standart bir evin holünde neden merdiven olur ki? 3 basamaklı merdiven önümde Olympos Dağı’nın zirvesine giden yol ihtişamıyla dikilmiş. Her zamanki hadi oğlum yaparsın gazıyla birinci ve ikinci basamağı çıkıyorum ama başarmaya olan inancımı da kaybetmeye başlıyorum. 15x25x30 boyutlarında bir basamak için bu kadar tepkinin çok olduğunu düşünüyorsanız, beynimin içindeki olaylardan habersiz olduğunuz için şanslısınız.
İki yana tutunarak çıkmaya çalışmak önümdeki seçeneklerin en makulü gibi görünüyor. İki kolumu yanıma uzatıp duvarlardan güç almayı umut ederken gözlerimin önünde kısa süreliğine uçuşan yavru sinekler yüzünden görüntünün eski televizyonlardaki gibi aşağı yukarı anlamsız şekilde kayması pek de beklediğim bir şey değildi. Ama rakibim altı üstü bir basamak değil mi? “Çıkabilirim, yapabilirim, ben neler neler başarmış adamım, bir basamağı mı yenemeyeceğim” diyerek adeta 2 saatte meydan muharebesi kazanmış Sultan Süleyman gururunu da yüzümdeki ekşi ifadeye ekleyerek çıkıyorum o merdivenlerden,
Bir dakika… Ben az önce neler neler başarmış birisi olduğumu mu söyledim? İnanın bana ciddi değilim. Orta halli ailenin ortanca çocuğu olarak tam da ortalama hayat süren birisiyim? (Yine mi kelimelerimin tekrarına takıldın, o aşamayı geçmemiş miydik?)
Yirmi beşimde, amaçsız, hayattan hiçbir konuda zevk alamayan, geçmişte yaşadığı sosyal ortamlardaki sıkıntılardan dolayı hiçbir sosyal ortama dahil olamayan, nadiren dahil olduğu sosyal ortamlarda da kendisini göklerde gören, aynaya hiç bakmadan insanlarla uzun, kısa, şişman, zayıf gibi sığ konularda dalga geçen ama normalde onlardan hiçbir artısı olmayan biriyim. Evet, sanırım yozlaşmış kültürün yarattığı basit bir zavallıdan ibaretim. Acımalarınız bittiyse şu ilaca olan yolculuğuma devam edebilir miyim?
Çok bir yolum kalmadı aslında, vardım sayılır. Zaten merdivenlerden sonrası çocuk oyuncağı… (Az önce 3 basamağı Olympos Dağı‘nın zirvesine giden yola benzettiğimin farkındayım,)
Köşeyi döndüğüm gibi ecza deposuna saldırıp elime geçirdiğim tüm ilaç ganimetlerini ağzıma atmak niyetim. Bulabildiğimin sadece aspirin olması ne kadar acı ama iki tanesini ağzıma attım bile.
Mutfak zemininin bu kadar soğuk olduğunu ilk defa fark ediyor olabilirim ama buradan ağrım yok olana kadar hiçbir yere gitmiyorum. Fayansların üzerinde geçirdiğim şu kısa ama haz dolu anlardan sonra yok olan baş ağrımla vedalaşıp içeride, televizyonda yayınlanan dizimin yeni bölümünü izlerken uyumayı planlıyorum. Ama bundan önce;
SİZE NE KADAR HARİKA BİRİSİ OLDUĞUMDAN BAHSETMİŞ MİYDİM?
Yazan: Alp Aksoy
Harika bir detaysın. Nice yazılarını okumak dileğiyle güzel kalpli arkadaşım 😀
İlk defa kalbime iltifat alıyorum. Tövbe bismillah ne yapılır ki bu durumda ? Teşekkür edip senin kalbinin daha güzel olduğunu söylemek en doğrusu sanırım. 🙂