Bilmukabele

Behsat’a… Şehrin kocamış yalnızlığı birkaç beden büyük artık üstümde Seccadeli sefaletimin kördüğümü alelade hem körkütükçe Ellerimizin seması buluşurdu ayni teklikte ah ne yaman gerçeklikti o öyle la havle ve la kuvvete Böbürlenme aman böbürlenme Maazallah! Dönüverirsin anında harabeye Evelallah! Bulunur…

Sessiz Saçmalıklar (I-IV)

-Vol.1- Özlemek kadar anlamsız, basit, acı verici ve bir o kadar da kutsal bir şey yok galiba bu yaşamda. Nedenlerini sıralamaya kalksak ve “buradan köye yol olur” gibi bir fikir beyan etsek hiç de ayıp kaçmaz herhalde. Çünkü şöyle bir…

Şehrinden

Evime geldiğin yolları gözlüyorum Bembeyaz, karlar altında Tıpkı yüreğin gibi. Sahi hatırlar mısın yüreğini erittiğim günleri? İlk günlerde köşelere saklanırdın Ürkektin o günler. Artık güven duygusu sarmış dört bir yanını Gözlerinden öptüğün bir adam Almış ürkekliğini. Ben yine avuç içlerindeyim…

Diye Bağırdı Deli

kaf dağı altında kalmış karınca görsen bencil ağlamaklı ve duyarsızca nereye baksa uzak görülmediğinde yıldızlar kayıp bir yol bile yok ah’lardan dağ içinde dağ göz görmüyor şehirlerden gelip geçen hikayeler ah o korkmalı ve mahsun katrana bulanmış birden beklemek üç…

Yaşmışçasına

Unutup kendimi Bir harap olmuş Dökülüp elmacıklarından Dudaklarına Ağladıklarıma ağlarım Orada kaybettiğim kendimi Yine orada selamlarım Akıl kârı değil Takılı kalır da Burnunun oralarda Güldüklerime ağlarım Savuşturup yanaklarına En sevdiğim yerden ayırırsın da Yitişimi izlerim Yaşmışçasına.

Karlı Kadın ve Zulüm Bekçisi

Kadınlar ve ölümler çoğalıyordu Ellerinde tırpan ve gözlerinin üzerine sürdükleri siyah kömür tozlarıyla Her an  yaşabilecekleri süprizlere hazırlıyorlardı kendilerini Erkek ve Kadın; Zulüm bekçisi tarafından alt edilmiş Ayaklarının, küçük parmaklarını feda eden komutanlara sığınmışlardı… Duyuldu bir ses, Haykırışlar duyuldu… Kavruluyordu…

Yarım

Gece sabaha bağlamak üzere Hava soğuk, rüzgar yok Sıcaktan bunalmıştım ama şimdi üşüyorum Hele saat 2 olunca Daha da artıyor titremelerim Soğuk mu yalnızlık mı bilmiyorum. Mutfak uzak Üşenmesem gidip çay içeceğim O da olmasa zaten Hepten donup üşüyeceğim Eğer…

Avcumun Dışındakiler

Elini masaya vurup boğazının acımasına sebep olacak düzeyde bağırdı; “Özgürlük istiyorum!” Birden sessizlik oldu. Birbirlerine bakarak saniyelerce durdular öylece. Arka fonda saygı duruşlarındaki siren sesi çalmaya başladı birden. Gözlerinin önüne kırmızı bir film şeridi çekiliyordu sese odaklandıkça. Bakmaya devam ettiler…

Hilkat Garibesi

O farketti ki, ne zamandır aslında o değildi. Kendisinin yerini arkadaşlarıyla sabahlara kadar bıkmadan konuştuğu düşünceleri almıştı. Düşünceleri bedenini usul usul ve ağrılar içinde ele geçiriyordu; tıpkı Spiderman’in Venom’a dönüşmesi gibiydi ama çok daha acılı bir türeviydi bu. Hayattan zevkin zerresini…

Şen Deli

…bir tekme de tam beline denk geldi o esnada. Zaten ayakta zor duran Şen Deli, bu darbeyle birlikte yüzüstü yere düştü ve dudağını da patlatmış oldu. Kalabalık onu dövmeye doyamıyor, vurdukça vuruyordu. Yere yığılmış bedene saldıran bu kalabalıktan birisi Şen…

BİR KÜÇÜK NOT

İletişim: info@rihtimdergi.com

YAZI GÖNDER

Geçici bir süreliğine ekibimiz dışından gelen yazılar değerlendirmeye alınmayacaktır.

Detaylı bilgi için tıklayınız.