19 Mayıs

Ben 10’nun yanında hasret 9’un yanında hemâset Bakışlarındaki mermi bir girdap olur Çıkar Karadeniz’in yokuşuna Yüreğimdeki ince sızı asırladır tek başına. Genç er Genç şer Kalır fırtınadan geriye. Direnirler dört bir yana ve yaman evlatlara Korku artık öğrettiğimiz bir hâl…

Buldum Nazar Suçsuz

Bir yerlerde bir şeyler oluyor Cennet desem değil Cehennem desem korkarım Eksiklik Yarım kalmışçılık Tamlamalarımızın kodunu yanlış girmiş olmalı Tanrı “Karıncadaydı umudu yaşamın Tozu dumanı kursağında Yağmur gözyaşıydı bulutların Toprak kokusu nutkumuzda” Her şeyin tamlaması tamamdı Bizdeydi eksiklik İnsanlıkta Bilinmezliğine…

Yaratma Yadsıma Yanma

Göğsümde yeşeren nane tohumları, Zihnime hakim olan perdeler! Güneş varıyor kullarına Gümüş bir tastan soğuk sular taşıyor Taşranın çocuklarında bir neşe Bir heykele sarılıyorlar kirli ve sıcak elleriyle Üç ağızlı, bir başlı her hayvanın duası Kötürüm çiftin balmumunda dansı Soylu…

Peşimdeler

Her yaz sabahı kurusun diye ruhumu balkona astığımda, Dindirdiğim duygularımdan annem çay demlerdi. Alnımın tam ortasında bir güneş öpüşü -anne gibi- durmaksızın. Deniz tuzu genzimi sarhoş ederken evvela, Katil gibi bir kıyıdan at beni aşağı, ninnilerim Bir nefes gibi kurtarsın…

Kırık Bisiklet

O bahar hiçbir çocuk evden dışarı çıkmaya yeltenmedi. Mahallemizin esmer yağız delikanlısı Ali, bütün çocuklara öyle bir korku salmıştı ki; karşı mahallenin çocukları bile Ali’yi gördüklerinde başlarını öne eğer, geçmesini beklerdi.  Ali babasının ona uyguladığı şiddeti, ben de dâhil olmak…

Güneşi Görmek

Bir dal kırıldı yerinden Ve bütün kuşlar havalandı İçim acıdı çocuk içim Tutamadım ellerinden Yaşam ellerin Dünya gözlerindi Karanfil eydi başını Ve bir papatya ağladı Tutamadım ellerinden Oysa ben senin için Ellerimle aralamıştım bulutları Görsün gözlerin güneşi diye Ülkemdeki binlerce…

Ayrılık Duası

Ben, yine ben. Sizin için yeni olabilir ki yineyim ben kendime. Fadime Abla görmeden erkenden yola düştüğüm bir gün daha. Çaresiz kaçışımın sebebi olan bu kadıncağız, oturduğum evin sahibidir. Yüreği çok hoştur, sanırım bir onda bana katlanacak hüsnüniyet kalmış. Kira…

Aynada İki Gölge

Otuzuncu yaşını dün dolduran İlkan, iki senedir hemen her şeye karşı süregelen alakasızlığını büyük bir istikrarla muhafaza ediyordu. Bir zamanlar, bazılarını öfkelendirmeye dahi yetebilecek o iyimserliğinden eser kalmamış; attığı her adımda bir şeylerden şikâyet eden, uykusuzluk çadırında kamp yapan, küle…

Sezar Ölürken Aşık Olmuş

Sırtımda bir bıçak var Hissediyorum ve yere yığıldım Benim adım Sezar Omuzlarım kanıyor ve omuzlarım Omuzlarımın üzerinde taşıdığım bu imparatorluk Artık bana mezar Ayaklarıyla üzümleri ezen bir İtalyan Ya da maneviyatın doruklarında bir peder İsa’nın yolundan ayrılmış genç oğlan Üzümlerin…

Fizan

Herkes konuşurken ben dinlerim sessizce İçimde sükutla bekler bütün cevaplarım Ben! Ben! diye söze başlayanları görünce Ne soru sorarım ne de cevaplarım Şeytani bir düşünce sarmalamaz beni Kendi namıma kurulmaz hesaplarım Gönlümden yol alır gideni geleni Ne gireni ne de…

BİR KÜÇÜK NOT

İletişim: info@rihtimdergi.com

YAZI GÖNDER

Geçici bir süreliğine ekibimiz dışından gelen yazılar değerlendirmeye alınmayacaktır.

Detaylı bilgi için tıklayınız.