Burnumun ucuyla eriştiğim tepelerin ardından ovalara serpilmiş tütmeye hazır ocaklara bakarak geçiyorum bir uçurumun kenarından, o kafayı yaktığımın ay ışığında karanlık sonsuzluğa eşlik eden ruhumun yok oluş ihtiraslarını durduramıyorum bu gece.
Eksik bir yapboz parçasının tam ortasında olmak. Sırtımı sıvazlayan çimenlerin nemli soğukluğuna uzanarak gördüğüm güneşin sıcak ve parlak merhabasına şahit olmak, henüz gecenin zifirinden kalma bedenime ne güzel karşılama aynı parlaklıkla. Bir kuş cıvıltısı ağaçların arkasından, kanatlarında fırtınalı zamanların damlacıkları ve bir dünya var o su topçuğunda süzülerek görünen, tam ortasında.
Bir maviliğin tam ortasındayım ufak bir sandalda. Avuçlarıma dolan suyu yüzümle buluşturduğum anda geriye kalan artıkların dalgası yayılıyor tüm dünyaya. Kendimi görüyorum mavi aynada. Kaybolmuş gibiyim.
Ormandan gelen bir karganın çığlarıyla korkmak. Yaşamak için beni öldürecek biliyorum. Bir kanun var tam ortasında ve tanrı korkakların gözbebeklerine ilişti, gittikçe büyüyor görebiliyorum. Göremediklerimi görüyorum yazdıkça ve bu sanki tanrının bana serzenişiydi. Hiçbir zaman anlayamayacağınız bir çığlık daha koptu beynimin içinde ve tanrı bu şizofrene dedi ki; ”Bir yaşam var ilhamın doğada.”
Tam karşısındayım bir aynanın, iki dünya var karşımda, burnumun üstünde tam ortasında, bir ben varım bir de karanlık. Henüz görebiliyorum göz bebeklerim hala kocaman.
İşte! Bir teselli daha, bembeyaz kar yağıyor lapa lapa, parmaklarımla dokunup dudaklarıma götürüyorum aynı soğuklukla, buz gibi olmak fütursuzca. İçimin en derinlerinden gelen sıcaklık buhar olacak görebiliyorum. Islanmak istemiyorum. Sığınacak bir yer lazım şimdi bana, kaldım öylece tam ortasında.
En çetrefilli dağın en doruğundayım. Her yer pus içinde görünmüyor ayaklarım. Soğuk nefesin peşinden gelen sıcak nefes, artık tam ortasındayım doruğun göremiyorum. Sahi aşağıdan kim olduğumu gören olur mu? Yükseldikçe kayboldum. Aşağı düştükçe görünmek, yüzükoyun bir vedaya burnumun ucuyla dokunuyorum iki dünyanın ortasından, tam ortasında.
Zihnim sihirli bir şahbaz gibi seni içine çekmek istiyor hissediyorum. Bir şeyler yazılıyor hem de çok şeyler. Tüm yaşamımızı kemiren bir şeyler var, kaosun içindeyiz biliyorum. Beni anladıysan ne olur üzülme, yoksa iki dünyadan gelen gözyaşların iki damla serpilecek toprağa ve bu senin ilhamın olmamalı, hüzünle filizlenmemeli toprak, tam ortasındasın şimdi tıpkı benim gibi.
Şimdi istirahate çekilmeliyim çok yoruldum. Tanrı konuştukça, sabah iki dünyanın ortasından açılırsam sana ve her kitabın sonunda gelen o boşluk hissi göğsüne bastırmadan yazacağım bekle beni.
Tam ortasında…
”Mert Koçak, Şizofrenin Günlüğü, Günlük”
Yazan: Mert Koçak
Muazzam yorumlamiş.
Cok güzel bir yazı