Bir mektubun yok ben,
Bir sarılışın,
Bir gülüşün,
Bir dokunuşun yok.
Bir parmak izin yok.
Gecelerim ya da gündüzlerim yok.
Gökkuşağım yok.
Sana dair hiçbir şeyim yok.
Acı.
Sadece acı.
Sadece siyah bir melankoli.
Sonu başı nebula olan hüzün.
Kendimi dahi görmüyorum bazen,
Ayna karşısında.
Bu sessizlik o kadar
Düşürmüş ki bugünü,
Dünü, yarını.
Anıları simsiyaha boyamış.
Olmayan tüm mektupları karalamış.
Tek kişilik anıları.
Senin olmadığın,
Senin hep olduğun.
Ölümlerim kronikleşmiş
Herkes her zaman gidiyor.
Ne olur bana bir mektup gönder
Hiç gitmeyen.
Ne olur yarını bekleme artık.
Benim yarınım yok.
Bana bugün gönder o okyanusları,
Bana bugün biraz fısılda.
Öyle muhtacım ki,
Küçücük bir sese.
Ne olur zarif şeyler oku.
Dünyaya bak
Ne çok acı var deme.
Onun için kaldır tüm kelimeleri,
Zaten hepsi uçurum
Biraz çiçek koklayıp gönder.
Sanırım alıştım artık ölüme.
Yalnızlıkta ömür boyu,
Ama bu denizler tükendi.
Güzel şeyler hep çok çabuk koparıldı.
Çocuklar öldü.
Bu kanto hala kırık.
Kelimeler artık dolunay değil.
Gündüzler güneşsiz.
Geceler nefessiz.
Denizlerde şeffafmış
Okyanuslar, ne olur hep mavi kalacak de.
Bak bugün bu papatya
Siyah dahi değil.
Yalnız.
Sessiz.
Sanki her şey ölüm sessizliğine
Gömülmüş gibi,
Fakat çiçek eken yok.
Dünya güzel bir yer olmaktan çıktı.
Bana bir mektup,
Okyanusların hep mavi kalacağını söyle.
Kalbi nar çiçekleriyle dolu olan
İnsanlar olduğunu söyle.
Kışın da fesleğen eken insanlar olduğunu söyle.
Ah şu şarkıların gözü kör olsun.
Hepsi hep hüzün.
Buralar öldü sanırım.
Güneş artık
Şafak vaktinden sonra doğmuyor.
Ne olur gece mi aydınlat.
Bana bir okyanus gönder.
Masmavi olan.
Yazan: Emra Göndüz