Işın Erenoğlu Üstündağ

Yazar

24 Articles0 Comments

İstanbul’da doğdu. Yıldız Teknik Üniversitesi Elektrik Mühendisliği ve İstanbul Teknik Üniversitesi Kontrol Mühendisliği (Yüksek Lisans) bölümlerinden mezun oldu. Yüksek Lisans Tezi ile ilgili, üniversite bursuyla Almanya’ya gitti. Uluslararası elektrik firmalarında uzun süre mühendis olarak çalıştı. Ortaokul ve lisede, şiir & resim yarışmalarından aldığı birinciliklerle, burslu okumaya hak kazandı. Şu anda Seattle ve İstanbul arasında mekik dokuyan yazar, ilkokuldan sonra yazmaya başladığı şiirlerini, yerli/yabancı dergilerde ve www.isinapolis.com adresli web sayfasında yayımlamaktadır.

Zehir

Az, az verilen zehir gibi Yavaş, yavaş işler bedene tesiri… Farkında bile değilsin ey fani! Sendeki emeksiz kazanma endişesi…

İpek Böceği

  Yok, öyle, benim derdim değer arşa! Ne yapayım, kozamda sessiz inziva… Her kozadan gömlek biçilmez, giymezler! Bu emekten gömlek değil, çıksa mendil anca, Onu da anlayanı bulacaksın da, takacak yakasına! Yoksa hâlin yaman, ipek bilmez, atar kenara… Salyan malum…

Gılgamış ve Kaf Dağı

Eşsiz bir hesap, anlaşılamayan Yaşadıkça, nefsi kat kat hayrete saran Anı değil, sonu gördükçe şaşırtan Kim bilir, kaç gezegende, nice zihinde yankılanan Formu değişse de, Tek aranan! Mezopotamya’nın, kadim destanına nakşolan Gılgamış’la, Kaf dağının ardına ulaşsan İçinde hep var olanı…

Seçilmiş Toprak

Bir tohumsan düşeceğin toprağı seçmelisin, Öyle ki zamanında gelişesin, o toprakta kök salıp güçlenesin! Ömür dediğin, çapanın bağlı olduğu zincir misali… Her doğan günde bir bakla açılır, engin denize biraz daha karışırsın Herkese farklıdır denizin derinliği, zincirin boyunca uzanırsın Arada…

Işık Oyunu

Bir ışık oyunu dünya, Kimi rengârenk kristallerin arasında, Kimi yeşil, kimi mavi, kimi kırmızı, fuşya… Çoğu salt çamur, kahverengi aslında! Renklidir anlık, üzerine ışık yansıdığında, Döner rengi özüne, gün geceye varınca Işık olmadan yığınlar anlamsız curcuna Pilates, yoga, alışveriş, gezer…

İnsanın Buğday Kaderi

Sistemin kendisi, büyük ağır taş değirmen Habersiz, buğday taneleri, taş üstünde dönerken Yanındakine caka satacağım sevdasıyla, Sırası gelince, usulca ezilen Un olup, çuvallara (kefenlere) giren Ey olgun başak, bilgiyle doldukça insan da, senin gibi başını eğer! Cahil insan toy olduğu…

Işın Kanatlar

Mavi gökyüzü, aralanır beyaz kanatlarla Kâh bir yudum simit yakalama çabasında Kâh burun buruna bir yarış ada vapuruyla Kanatlar, ezeli rozet kadim İstanbul’a Sensiz eksik İstanbul! Turkuaz boğaz keza, Yorgun gözlerim dinlenir deli rüzgârında Savrulur saçlarım, karışır düşünceler dalgalarına… Kız…

Nazarım Günüm Güneşim

Bir garip fırtına, ufuk kayıp gökyüzü gri-kara Gemiler sarhoş, yalpalayan yelkenler art arda Sebebi Lodos, dayanmış haşin, camlara Nazarım, günüm, güneşim neredesin? Diller mühürlü, gözlere gömülü sözler Dokunsan dökülecek taneler Yürek kor ama sobalar kör Yiğidim, toprağım, sebebi vatanım neredesin?…

Halil İbrahim Sofrası

Sonu ufki, beyaz etekleri dalgalanan büyük bir sofra Her gün, amade bir tabakta sunulur peşi sıra Acı bir tabakta, ekşi bir tabakta, tuzlu bir tabakta Tabaklar ister gümüş, ister altın ya da bir beşik ki, dolarlardan sarma Kalan her güne…

Değişmez Gerçek

Tuhaf ülkelerin, tuhaf varisleri Bir kenarda bırakılmış kült efsaneleri Batsa da dünyanın tüm gemileri Getirin bana ölümlüleri! Bitmeyen hırs ile yananlar Bir de durmadan ağlayanlar Cihanın surları olsa, dayanmaz yıkılır Şeytanlar, iyiler sustuğu için kazanır  

BİR KÜÇÜK NOT

İletişim: info@rihtimdergi.com

YAZI GÖNDER

Geçici bir süreliğine ekibimiz dışından gelen yazılar değerlendirmeye alınmayacaktır.

Detaylı bilgi için tıklayınız.