Kimilerine göre hüzündür kasım, Kimilerine göre ayrılığın sessiz çığlığı… Kâinatın aralığa ve yeni bir yıla hazırlanırken bekleyişi, Tohumların susuz kalışıyla kupkuru bir yalnızlık ve bir güz mevsimidir kasım tek başına… Kolu kanadı kırık, Kıskanç ve asi bir aşığın Issız Anadolu…
Ra-Han ve Dişsiz Adam
Gülmekten karınlarına ağrılar giriyor. Katıla katıla gülüyorlar, gözlerinden akan yaşlar sicim gibi. Bir an için kendilerini tutmaya çalışıyor, susuyorlar, sonra yine göz göze gelince koyuveriyorlar kahkahaları. Anayolun kenarındaki oyun parkındalar. İkisinin dışında sadece bankın birine kıvrılmış kimsesiz ihtiyar ile uzaktan…
Otuz Beş Yıl
Çiçeği, yaprakları ve kabuğu ile şifa dağıtırken odunu ile de birçok sektörün hammaddesi olabilen nazenin bir ağaç türü olan bendeniz ıhlamur, ikinci ismim de mahkeme ağacı. Yetenekli bir ustanın ellerinde özenle oyularak ıhlamur kokulu kurşun kalem şeklini aldım. Yaşamım boyunca…
Garbın Şark Dediği Yere Kadar
kısacık kırmızı bir kuşak ve kanlı bir imge ötekinde kendine hayran mebus milli mele devlet noel baba torbası kırk delikli taklacı geyikler güneşin doğduğu yere kadar geceyi trenler ve uludur sabahsız bir gecenin yarılması garbın şark dediği yere kadar durmadan…
Gider Gidersin İstersen
Düğüm düğüm kaçışlara kuşanıyorum O kaçışlar eski kaçışlar mıdır? Hani bir kız vardı böyle ezik mi ezik Kız şimdi nerede? Sesi nerede? Kızın ruhundaki tokat izlerinden bir tablo yaptım Sergiye çıkacak bu pazartesi Sergi için hafta başını seçtim Tazecik hüzünlere…
Biz Çocukken
Biz çocukken şen kahkahalarımız ümit dolu hayallerimiz vardı, Akşama kadar koşturur dururduk köyümüzün toprak yollarında, Yorulur dinlenirdik bir incir ağacının altında, Biz çocukken saftık, temizdi yürekler, Oyunlar kurmaktı yaşamak, Masumca gülümserdik yarınlara, Göğe değerdi uçurtmalarımız takılmadan acımasız bulutlara, Sonra bir…
Bir Oyun
Bir oyun daha, Son bir oyun. Ardından, terk edilmişliğin karanlık zindanlarına bırakabilirsiniz beni. Çıplak Ankara şafağında, İstanbul’a yetişmek için, Tüm umudumla yürürken, Sincan çıkışında bir yerde, Dalgalara karışmak, kabulüm. Yeter ki, son bir oyun. Biliyorum, Zaman yalnızca bir yanılsama, Ne…
Sevdadır
Elleri… Bir zinciri koparmış gibi. Biraz parçalanmış, biraz yıpranmış Elleri sıcacık Sanki bir alev topunu yeni bırakmış. Titriyor hafif Ruhu ihtiyarlamış, bedeni otuz. Korkuyor biraz, Geçmişin ayak seslerini duyuyor. Kim bilir? Uzaklaşmak istedikçe yaklaşıyor Adım adım… Her düşüncesinde atlar koşturuyor.…